‘Türkiye’de hak ve hukuk anlayışı biraz abartılı sevgiyle şımarık bir halk oluşmaya yüz bulmuşluk oluyor kolayca, yüz bulduğu gibi tutumlanmaya da koyuverince cezalanıyor, ayıplanıyor, kınanıyor. Hoş, bu dert orada, ülkenizde kalsa iyi, gelip sızlanınca şaşırıyoruz elbette, Türkleri çalışırken tanıdık, komşulukta tanıştık, acaba maske miydi endişesiyle bir ikisini kabullenmeye zaman ayırınca, başımıza sarmış oluyoruz, gözümüzü açamadan yığılmışlıkla karşı karşıya kalıyoruz. Halk elbette sevilir, şımarmak demek mi olmalı? Yok efendim ne soyundandım, sol yanımdaki halim Anayasa kuralı olsun, sağ ayağımla eşikten girilecek okul olsun, o okul bana yabancı demiyor üstelik, beni yabancılıyor demeye yüz bulmuşluğu severek oynuyor. Bir devlet kişisel keyfiyet haline, başı, ayağı, eteği, lehçesiyle mi yönetilecek, her gün üstelik keyfi kaçtıkça değişme gösterme patırtı gürültüsüyle… ‘’
ve böyle sayfalarca yazabilirim, dinlediğim bir kahve sohbeti buluşmasında mahcubiyetten dilim tutuldu, ara sıra başımı kaldırıp şefkat bakışlarımla devam et, dinliyorum tutumlandım… Avrupa hep vahşi mi? Darılacağım ama, haklılar disiplin ve prensipli bir yaşam için gerekliğin yasalara uyum olduğuyla, gerekirse kendi yağında kavruluyor dönemi de yaşanmış elbette…
‘Özgürlük ne demek? Kırmızı yanıyorsa trafik lambasında, canım istemiyor beklemeyi, araba da gelmiyor, geçeyim canım demek mi özgürlük? Özgürce hareket etmek bu türden özgürce düşünmeyi mi ürettirmeli? Bu arada işte fısıldayabildim sadece, Fabrika işçisi olup, iş derdinde olmamak rahatlığını istiyorlar belki, bunu da Avrupa bir zenginlik gibi markalaştı, hava kirliliğine önlem olarak filter sistemi bulununca her ülke fabrika kurabilir hakkına hevesleniyor belki, bugün iş verenler bu yüzden de kaçtı, işsizlik parasını ödeyebilmeye krediye başvuruyorsunuz işte dedim ama, dediğime utandım tabi… Hatalara özenmek düşünme kapasitesi mi yani? Doğaya açılan zararları mı tekrarlamalı denilmesine fırsat yarattım böylece… Ortada bir çaresizlik var her yerde, bir iki hükümet zırvalığına katlanıyoruz işte denilmesinin haklılığına ne diyebilirdim ki…
Bir Türk Lokumu heykeli ile kınıyorlar, anlatın artık şunlara biraz yasalarla yaşandığını, adam olmayı anlatın, ülke bölünmezliğini, lehçe zırvalığını, kılığın, kıyafetin, bireysel keyfiliğin yasada yeri olmadığını… bunun başarıldığı bir ortamda, terörün hepsi severek teslim edilir denldi elbette… bir kahve sohbeti buluşması tadını tuzladık böyle turşu vuruyormuş gibi… hamile olanımız olsaydı, can çekti der gam yemezdik… tebessümlerimizle tatlandırdığımız kahvemize uzattık elimizi, yüreğimizi sohbet güzelliğine muhabbet çiçeklendirebildik, hanımlarız bizler… zor olmuyor hanım gönlümüze hanımeli çiçekleri donatmamız…
‘Hükümet olarak, eski başbakanımızın düşürülmesi yeşiller partisi kaynaklı olduğu önemi değildi elbette, medyanın satılmışlığı idi, ama yeni başkan Merkel hanıma, emri bana geçerli değildir dedi ordumuz, halkın seçtiği olarak (Amerika, Yahudi destekli denilmedi, ama anlaşıldı bakışlarla) dönemi bitene kadar katlanırız ihtarını gerektiren ilk tatsız anımızdır, İkinci Dünya Savaşından bu yana –burada, 168 ülkenin acısını düşünemez olamam elbette-… Halk olarak buna saygı duyduk ve katlanıyoruz, ama her gün ordumuzu kıvrandırmıyoruz. Halk olarak da biraz kararlılık ve emek gerekiyor…’
Ama ordu konumunda şefkat bakamadım tabi… böyle bir çok konuları, kapatalım bu konuyu demekle yetindim… Schröder hükümeti düşmesin diye koalisyon olanakları çok düşünüldü, çaresiz kaldı her şey… sadece medya satılmışlığıyla katlanılıyor buna… ve bir tek kere olsun, ordu hakkında Merkel hanım en az bir laf kaçırmadı ağzından… bizimkiler, tırıs gidiyor koyuvermişlikte… sokakları da öyle dalgalandırıyor çarşaf bayraklanmışlığın keyif ciritiyle…Kürtçülük keza öyle… ne diyebilirdim ki bu hallere…Ilımlı İslamiyet, lehçelerin dil olarak hakimiyeti, niye cırtlamasınlar ki Soykırım yobazlığı ile de dışarıdan… herkese şımarıklık varsa, dışarıdakiler niye kullanmasın bu durumu? Vs.
Ben yine hanımeli çiçeklerimi süsleyeceğim, bu kez ama tabaklarımıza…pastamız yoktu, benim şeker dozajım hoş olmadığı için şiddetle tatmak isteğindeydim… nefsimi hakimiyette zorlanmayayım diye bu keyiflerini feda ettiler. İlk kez uyguladık böyle bir kararı, umarım, bir daha tekrarlamaya vesile olmam, şımarıklığı tuttu nefsimin, karşı koyamadım, birlik olduk ve yendik… ama cognac’lı kahveden tattım… Hanımeli çiçekleri donatılı gönlümüzün kış mevsimini ısıttı bu tad…
Sınırda parmak izleri hakkında; bir araştırma amaçlı olabilir, suçsuzların başına dert sarmaya kullanılabilir, robot parmağına iz olarak taşınabilir, ama bir terörlüğü en az bile engellemez… dünyayı karmaşada tutup, saldırma hırsını yürütmeye direniş olduğunu anlamak mümkün bundan.
Her yerde her mezarlığı bir tekke havasına bürümek Putperestliğe ilerleyiş etkisi genleşiyor, ki bunun doğruluğu benisenebilir denilir mi acaba? Bir karmaşaya neden olacağı yanında, bir önem ciddiyeti zamanlaması olarak kalkınma gerekiyorken, bu öncellik zenginliği nasıl anlaşılır? Mezarlardan genel olarak bir bakım çerçevesi belki önemli olabilmeli, ayrıcalıklara bu denli abartılı zayıf düşkünlükler endişe uyandırmaya araç olarak kullanılabilir, fırsat vermemeli zahmetinden kaçış hiç de iyimserlik olmayabilir diye sadece bir düşünceydi…ben de sadece yorumsuz olarak dinlemiş olmakla kaldım.
Avrupa’da bilgisizlik hakim değildi gibi bir değer oluşturdum düşüncemde, kendimce …Hanım bakış açılarımızdan değerlendirmelerdi genel bir görüş olarak… günlümüze hanımeli çiçekleri donatmamızın doğallığı, düşüncelerimizde de rayihasıyla renkliydi…
Aralık 2007
Sevinç KavukKayıt Tarihi : 12.12.2007 10:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!