Hanif Şiirin Giriş Kapısı

Ejderha taşı süsleniyor,Mağarası karanlık
Balı suskunluk,susu zakkum/kim bağışlar ki bizi kim?
Harput kalesi…Teberi vuruyorum Firavunun boynuna
Düllük ötüşür,çocuklar açken ;elleri savaştan çıkarılmış annelerin gözlerinde…
Deve dikeninin acı sütünde/mendik
Biliyorum artık Babil Asmaları nerede,
Semiramis bir deli Yıldız..
Ne olurdu halimiz? Ne olurdu?
Şu şiirler de olmazsa/Sağır şiir yüreğe değmez,
Emperyalizm geçti dünyadan.
Meyan kökü dudaklarına değiyor Haziran ölümlerinde
Mührüne yazılan,
‘’Söyleyin Selma’ya Ağlamasın,şartlar en ağırından olsa da’’
Kavimler,kavurga ile cakçavi yaparken.

Nuh’un gemisinde,onunla olmak istiyorum
İbrahim’in geçtiği yollarda
Musanın asasında/Bulunsun barut ve bitsin zulüm
İsanın sınavında,Meryem’ce
Kuyuda ki Yusuf bizim,
Hazineleri ile Davud ve Süleyman,
Taraça bakışlı Nemrud düşerken/Kurban olmak İsmail’e yakışır,Hacerin dualarında…
Susanları ,anlayabilene bin şükür/Yaradanın adı ile İkra…
Ne olurdu halimiz? Ne olurdu?
Şu şiirler de olmazsa/Deli şiir, iki ömürsüz mavi/dinklerde dövülen
Düğülü Haşhaş, baştan çıkarıcı özlem
Kalbime kazınan;
‘’Söyleyin Selma’ya Ağlamasın,kavuşmadan ölüm olsa da’’
Yüreğimizde sallahana bedre boş iken.

Servet Alkan
08.06.2019/Malatya