hani sevmek vardı, terketmek yerine
hani umut vardı, güneşin gülen yüzü altında
hani bulutlar hep yağmur verirdi bize
hani hiçbir kar tanesi, üşütmezdi bedeni
hani deryalar içinde zerrenin bir ehemmiyeti yoktu
hani yüreğinize hançer yeseniz de sevmeniz gerekirdi
hani hiçbir duygu savaşların arkasında kalmazdı
hani ekmeğimiz umuttu
hani ekmeğimizi bölüşmek vardı
hani menfaatsiz sevmek vardı
hani kuş gibi özgürlük vardı
hani inanma ve dayanma noktası birdi
hani haniler içinde bir hani vardı;
bizi hayata bağlayan.
kopuyorum tel tel umutlarımdan
bölünüyorum parça parça geleceğe
tutunamıyorum gökyüzündeki uçurtmamdan
çaresizliğin kıskacında aralanan kapılara bakıyorum
gördüğüm her sokaktan kaçıyorum
yalnızlığın çıldırtan yalnızlığından bakıyorum
gördüğüm karanlıklar ışıkları kapatıyor bir bir
afakanlarım basmış yüreğimi
aydınlanamıyorum.
ufuklarım güz yaprakları gibi sararmış
topladıkça yapraklarımı, kırılıyor
çıkardıkları çıt çıt sesleri,
çıldırmanın eşiğine getiriyor beni
kış rüzgarları derinlemesine işlerken bedenime;
ısınacak bir gönül bulamıyorum
üşüyorum dedikçe
üşüşüyor bütün dertler üzerime.
saçlarım ağarmamış
ağaran yalnız düşüncelerim
daha şimdiden ötelere yelken açmış bekliyorum
zamanın dolmasını
bulduğum vakit son gemi ve limanı
tereddütsüz gideceğim arkama bakmadan
pişmanlıklarım yok değil
ama hangi pişmanlıkların geri dönüşümü olmuştur
pişmanım demekte, bir şeyi değiştirmiyor
ülfetin kucağında tekrarlıyorum
sözlerim aynı
nakaratlarım aynı
gidenler aynı
gelenler aynı
geri kalanlar aynı
velhasıl ben aynıyım;
aynada kendimi göremesem de…
Kayıt Tarihi : 29.4.2004 18:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!