Ömrümün dar ağacına,
günlerimi birer birer astım.
Üfledim ölümün kavalını
doğar doğmaz gırtlağımda ki feryatlarla.
Her gidişin ardından dönüp de bakar gibi,
koştum durmadan acılar mağmasında,
Yanmış ayak izlerimden başka
ne kaldı şimdi ömrümün uçurumlarında.
Hangi ses şimdi kuytularımda yankılanan,
ve pişmanlık notalarının üstüne basa basa,
hangi hazin bir keman sesi sızlatır ruhumu.
İstilacı düşünceler ortasında,
bütün vücuduma yapışan bu kara duman,
hangi yönden doğacak güneşi bekler durur.
Pervasızca yırttığım ömrümün sayfaları,
hangi ‘vade’de ölümün gülüşü ile
saçlarıma düşüp, aklara dönüşecek…
Bir yanlış denizde forsa gibiyim,
boynuma asılan hangi sahilin rıhtımıdır.
Ve hangi sürgün marşıdır şu dilimi parçalayan,
ağzımı kanla dolduran bu şarkılar,
bir kıymık gibi gözlerime batan bu göz yaşları,
bilmem ki hangi aşkın emanetidir.
Serçelerin göz yaşları timsahinkine benzemiyor işte,
Çünkü onlar öleceğine yakın ağlarlar,
Bilinmez ki şimdi,
Ben mi ağlıyorum,
yoksa…
sen mi ağlıyorsun?
(Haziran 2004 İst.)
Ahmet ÇapaKayıt Tarihi : 20.6.2004 20:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
hangi ‘vade’de ölümün gülüşü ile
saçlarıma düşüp, aklara dönüşecek....
Hüzünlü bir yaşam öyküsü gibi..
Sevgiler....Mehmet Nacar
Çünkü onlar öleceğine yakın ağlarlar,
Bilinmez ki şimdi,
Ben mi ağlıyorum,
yoksa…
sen mi ağlıyorsun? '
harika..tebrikler dostum..sevgiler
Çünkü onlar öleceğine yakın ağlarlar,
Bilinmez ki şimdi,
Ben mi ağlıyorum,
yoksa…
sen mi ağlıyorsun?
çok güzel bir şiir ve harika dizeler yüreğinize sağlık
Turhan Toy
TÜM YORUMLAR (9)