Hangi Acı Olursa Olsun Hedefi Vurur

Pilinin bittiği solgun yüzünde üç beş hece gizli:
Ne kırılır ne de kırdırılır,
Ne yalan dolu ne de isyankar,
Kendini suçlasa da,
Belki kaybedilen zamanı telafi eder,
Ne içiyor?
İçemediği hayata hasret ne?

Kavurucu bir güneş,
Ancak şubatın ayazına denk gelmesi gerekirdi,
Gülüşünü tutmak,
Neşe kaybı,
Kelimeler belirsiz,
Ne çok şey gizli,
Hala açıklayamıyorum.

Günü kaybettik,
Gece çoktan yıktı putlarını,
Ne çiçeklerle dolu bir sandık,
Yalnızlık ne biter,
Koca bir evrende kabuk tutmayan şiirler,
Yüzü ne acı olursa olsun açılmamış,
Sabırla ektiği yıllar,
Geçen bir kalemden,
Sızan duman ve çınlama.

Rahmet orağı,
Mevsimi biç,
Bir kuş gibi batmak,
Uçan,
Benlik rüzgarı,
Ay ışığı şimdiden soğuk değil mi?

Zühre'nin yıldıza düşkün olduğu,
Tüm bu sessizliğin içinde gizlenen grup;
Hangi başörtüsü biter,
Ne konuşma,
Aslında başlamadığı bir hikaye,
Bir şiire sığdırmak için,
Zaman zaman ruhu kırılsa da,
Bozmamak için yola çıktığı için bir anda yola koyuldu.

Belki de duyularını sıkan ruhun,
Kabusların hüzünlü sesi,
Kaçarken dalamadığı uykuyu,
Güneşin ne ışığını kaybettik,
Umudun da dilsiz değildi.
Ağrılı bir eksen hareket ediyor,
Rengi ne soluk ne de siyah,
Hayalleri sindiren bir dünyada saklı,
Duasını dinlemeyen,
Bu şekilde ağrıların yandığı yerde,
Kör bir kurşun gibi,
Hangi acı olursa olsun hedefi vurur.