Handan Koca Şiirleri - Şair Handan Koca

Handan Koca

Bir zamanlar sen vardın anne.
Aldığın nefes bile buram buram mis kokar,
Gözlerin sevgiyle bakardı.
Kimse bana senin gibi bakmadı anne.
Kimse içimi okumadı bir demde.
Bir zamanlar sen vardın anne.

Devamını Oku
Handan Koca

İnan bana bütün imkânlarımı kullandım seni unutmamak için. Sağ olsunlar anılarımızda çok yardımcı oldu bana. Sık sık hatırlattılar seni. Mesela geçenlerde oturduğumuz bankta bizi hatırladım. Biz varmışız gibi seyrettim anılarımı. Gidecek bir yer bulamamıştık hani. Kalakalmıştık öle meydanın ortasında. Yanımızda duran ilk banka oturmuştuk. Gidecek hiçbir yerimiz yok sanmıştık. Oysa gidecek hiç bir yer yok zannederken, dünya bizimdi. Biz de dünya idik. Kapalı bir midyeydi dünya. İçinde saklanan inci ise; aşıkımız. Biz sevgili; iki katil, o midyeyi açmaya cesaret edemedik. Bir midyenin içinde hapsaoldu sevgimiz. Orada yaşlanıp ölecek sayemizde. Biz mi? Bizse saçma sapan hayatımıza, saçma sapan gururumuza devam edeceğiz. Öylesine mantıksız donuk bir hayat olacak yaşadıklarımız. O inci gibi yaşlanacağız bizde. fakat ondan ayrı bir yanımız olacak. O kaderine terk edilmişken, biz kendi kaderimizi kendimiz yazmış olacağız. Ayrıca o incinin katili olarak anılacak adlarımız. O bank ayrıca girdiğimiz kafe, üzerinde ellerimi tuttuğun masa, gözlerime derin derin baktığın o eski sokağın köşesi, yerdeki kaldırımlar, önünden geçtiğimiz dükkânlar, vitrindeki manken katili olduğumuz aşkın birer suç delili olarak duracaklar önümüzde. Bize hiçbir zaman şahitlik yapamayacak konuşamayan cansız anılar bunlar. Hepsi fark etmeden geçmişimizi yaşatmaya çalışan varlıklar. Konuş desen konuşamazlar. Öle bakarlar yerlerinden ayrılmazlar. Yine gider sen bulursun onları. O zaman konuşurlar aslında. Sen susarsın onlar konuşur. Susarak konuşurlar. Zihninin derinliklerinde çığlıklar atar hepsi. Duymamak için kaçarsın. Başka çaren yoktur çünkü.

Şimdi senin gözkapakların çoktan gözbebeklerinin üzerine kapanmıştır. Bense, daha bu öksüz geceyi sahipleneceğim. Ne kadar gökyüzü olamayıp içimde yıldızları barındırmasamda iyi bir üvey anne olacağım kesin. Yine seni unutmamak için bütün imkanlarımı seferber edeceğim. Birşeyler karalarım yine. Sonra gecenin kıyısından en dibe dalıp umutsuz aşkımıza defalarca vurgun yerim. Seni uyandırmak gibi bir niyetimde yok. Zaten öyle derin uyuyorsun ki sevgili, bir türlü uyandıramıyorum seni aşkımıza. Belki bir daha böyle derin sevmeyeceğimden korktuğum için unutmak istemiyordum seni. Öyle sebepsiz nedensiz seviyordum. Kendi dillerimi susturup yüreğimi konuşturuyorum çoğu zaman. Gözyaşlarım yüreğimin yansıması oluyordu. Her bir damlada sen akıyordun yanaklarımdan. Onlara bile kıyamıyordum. Belki bu sevgi sana göre sıradandı, oysa bana göre Leyla ve Mecnun'la yarışacak kadar güçlü. Belki de Züleyha’nın sabrıydı aşkımı yaşatan. Belki de geleceksin sandım. Çocukluğumdan beri masallara hep inanırdım yada inanmış gibi yapardım bilmiyorum. Zannedersem kendimi kandırdığım en büyük masal sana olan aşkım oldu. Gelmeyeceğini bildiğim halde bekledim. Öyle derin seviyordum ki seni büyü bozulmasın istedim. O yaşlı cadı hiç bir zaman pamukprensesi zehirlemesin istedim. Pamuk prenses o elmayı gerçekten ısırdımı bilmiyorum ama senin sevgisizliğin beni gerçekten zehirlemeye başladı sevgili. Susukunluğunun ve aldırmamazlığının kalbime giden damarlarımı tıkadığını hissediyorum. Sensizlik beni yavaş yavaş öldürüyor. Aşkım artık nefes alamıyor sevgili. Kırılmışlığın en uç noktasında bir kürdan kadar inceylen yüreğim, daha fazla dayanamayacak bu terkedişe. Alnından tane tane dökülen her bir ter damlasında ağlarken emeklerim, sıradan bir mendile silmek zorunda kalıyorum harcadığım hislerimi. Yabancı bir ele teslim ederken hayallerimi, aşkım ona ihanet ediyormuşum gibi bakıyor sancılandığı yerden. Bense tıpkı bir suçlu gibi başımı öne eğiyorum. Sadece üzülebiliyorum. Kurtaramıyorum aşkımı, onu öldürmenin en doğru karar olacağını düşünüyorum. Daha ne kadar hayatının boş kısımlarını doldurabilirdim ki? Ne kadar dayanabilirdi kalbim sevgisizliğe. Artık herşey sahte sevgili. Hatta A-Ş-K harflerini çıkardılar alfabeden. Üzeri örtülü masama kır çiçekleri yerine yapma çiçekler bıraktılar kokusuz. Sen giderken bütün sancılarımı bir kapsüle doldurıp yutmak zorunda kaldım. Ne kadar boğazımda kalsada ayrılık, seni unutmalıydım. İnan bütün imkanlarımı kullandım seni unutmamak için. Ne yapabilirim ciğerlerim nefes almıyor, kalbim sana çarpmıyor artık. Evet sevgili üzgünüm, artık seni sevemiyorum. Rüyalarımı sana yoramıyorum artık. Ben seni unuttum, seni sevmiyorum. Ama inan bana bütün imkanlarımı kullandım seni unutmamak için. Sense gidişinle beni ayrlık mektebine gönderdin. Elime bir diploma tutuşturdular. Üzerinde yazan not: TEBRİK EDERİZ UNUTTUNUZ.

Devamını Oku
Handan Koca

Odamı aydınlatan lambanın feri çoktan sönmüş. Sensizlikte tıkanıp kalan ışıklar daha fazla aydınlatamıyorlar yüreğimi. Nereye baksam karanlık. Nereye baksam yokluğunu görüyorum. Fakat gece bir türlü beni sensizliğe ikna edemiyor. Uyuyamıyorum. Parmaklarım yokluğunu yazmaktan öylesine yorulmuş ki kendi uzuvlarıma bile kendi emirlerimi dinletemez oldum. Onlar bile sensizlikten bitkin ve çaresiz. Onlara yazmaları için bir güç, bir umut gerek. Ben umudumu istiyorum.

Kalem bile çoktan satırları tüketmiş. Yokluğunu yazmamakta direniyor nedense. Sevgine susamış masamda bağırmak için beklese de yüreğimin artık çığlık atacak sesi kalmamış. Yüreğime bir ses, kalemime mürekkep gerek. Ben seni sevdiğim yankılarımı istiyorum.

Sevgin öyle bir hal aldı ki artık canımı yakıyor. Dudaklarım ne zaman o yok dese kanıyor. Belki susuzluktan belki sensizlikten olacak çatlamış çirkin görünüyorlar.
Sanki yüreğim kendi bileklerini kesen bir cellât ve son duası sen. Bana bir dilek gerek.

Devamını Oku
Handan Koca

bir yasak içimde yaşattığım
bir cesetin bakışlarında kalmışım
umut etmek bile hayal
belki açar gözlerini belki açar
Yar ne olur senli sevdalarımda kal
sensizliğin üstesinden gelemem

Devamını Oku
Handan Koca

Merhaba beni tanıdınız mı? Tanımış olmanız gerek çünkü hemen hergün görüşüyoruz. Televizyonda, internette, gazetelerde okuduğun haberler benim. Ben manşetlerde ki Filistin in kanayan yüzüyüm. Baktığınızda içinizi acıtan, fazla da bakmadığınız yaralı, kan revan içinde olan Filistinli çocuk var ya; o benim işte. Şimdilerde Filistinli denince sanki kanserli bir hastaya bakıyor gibi baktığınızı biliyorum, acıyarak içiniz burkularak bakıyorsunuz bana. Haklısınız yaşamamız sadece şansa bağlı. Bir mikrop gibi sarıyor yurdumuzu savaş ve bizim hayatta kalmamız sadece İsrail in nereye bomba atacağına bağlı. Belki benim bulunduğum yere, belki benden bir mahalle uzağa. Belki ben öleceğim, belki de benim yakınlarım.

Hepiniz yataklarınızda rahat rahat uyurken biz burada ağır silahların altında topla tüfekle daha da önemlisi, kimsesizliğimizle savaşıyoruz. Kimimizin annesi öldü. Kimimizin ailesi tamamen yok oldu. Kimimizin yüzünde derin yaralar var. Kimimizse isyanlardayız ''neden hala birşey yapan yok'' diye kahırlardayız. Bizi seyreden herkese görsel şölenler hazırlıyoruz. Sizin Üzüldüğünüzü biliyorum, fakat bazıları için sadece gündem konusu olmaktan öteye geçemedik. Sevgili seyircilerimiz, bizde ne var bilmek ister misiniz? ateş var, acı var, kan var, yangın var ama asıl yangın bizim beynimizde büyüyor. Kalbimize kurşun tohumlarıyla kin ekiyorlar, nefret ekiyorlar, acı ekiyorlar yavaş yavaş büyüyor içimizdeki savaş. Asıl savaş benim içimde, çünkü ben büyürken intikam hırsıyla büyüyecek ve bana yaşatılan anları zihnimden hiçbir zaman silemeyeceğim. Hani sizler uyuduğunuzda kabus görürsünüzya biz burda hergün kabusa uyanıyoruz. Biz kabusları gündüzleri yaşıyoruz. Geceleri ise ölüm korkusu oluyor, belki uyanamayız sabaha diye yumuyoruz gözlerimizi.
Biz Filistinli çocuklar doğarken hayata bir sıfır yenik başlayanlardanız. Suçumuz mu? Filistinli olmak.Bizim aldığımız o sıfırdan başka sıfırlarımızda var bu hayatta. Sizinde bildiğiniz gibi en küçük rakam sıfırdır, en düşük nottur sıfır. Öğretmenler bile sıfırdan başka puan veremezler değil mi? Önceleri aldığım sıfırları toplamaya çalıştım fakat sonradan anladım ki sıfır sıfırla toplanmıyor, sonuç yine sıfır yani bir hiç.Ben aylardır sıfırdan sonrasını yaşıyorum. Sıfırdan sonra eksiler başlıyor. Bazen hep o sıfırlık zaman diliminde kalabilseydim diye geçiriyorum içimden. Çünkü skor hanemize yazılan eksileri kollarımızla, bacaklarımızla ödemek zorunda kalıyoruz. Bazen yüzümüzde derin yaralar oluşuyor, bazen kardeşimizle ödüyoruz eksilerimizi.
Bizim burda herkes bir yerlere koşuyor. Kafamı sağa çevirdiğimde bir anneyi enkazın altından çocuğunu ararken görüyorum. Başımı sola çeviriyorum hastanelere sedyelerle yaralı taşınıyor. Eğer sedyedeyseniz yaşama şansınız var demektir, çünkü ağır yaralıları nasıl olsa kurtaramayız diye kaderlerine terk ediyorlar. En çok çocuklar taşınıyor sedyelerde, kısacası Filistin in geleceği sedye içinde yatıyor.
Burası tıpkı bir atletizm yarışması gibi. Koşarsınız yaşamak için. Kimileri koşarken düşer, diz kapakları yaralanır. Yine de kan revan içinde koşarlar. Kimileri pes eder, yarış pistinde ezilir ve kaybolur. Bazıları da yılmadan koşar çünkü sonunda ezilmek yok olmak, bir hiç olmak vardır.Asıl hiçlikse direnmeden yenilmektir. En çokta bu zor gelir bir filistinliye karşı çıkamamak eli kolu bağlı olmak sizin gibi seyretmek. Bazılarımız İnsanların ona acıyarak bakmalarını istemedikleri için yavaşta olsa, yaraları da olsa koşarlar. Ben de o pistte yara bere içinde koşuyorum. Ayaklarımla kan izi bırakıyorum bastığım yerlere, hangi yolları geçtiğim belli oluyor. Çevremde bana acıyarak bakmak isteyen insanlara ben de başımı kaldırarak bakıyorum ki beni korkak sanmasınlar bana acımasınlar istiyorum. Koşmalıyım, hayatımda ki eksilerden kurtulup sıfırları temizlemeliyim. Eğer sıfırda kalırsam, bu insanlar bana acımadan beni iğrenç bir böcek gibi ezecek ve bundan oldukça zevk alacaklar.

Devamını Oku
Handan Koca

Bütün şarkılar dilsiz şimdilerde. İçinden kelimeleri alınmış gibi çırılçıplak duruyorlar karşımda. Ya da dilleri farklı çünkü söylenseler bile ne dediklerini anlayamıyorum.
Kulaklarım duymuyor artık onları. Konuşsalar da ne fark eder. Sen benim için dinlemekten sonra şarkıları.
Varlıkla yoklukta bir şimdilerde. Varsın yanımdasın gözlerine bakıyorum. Bakıyorum fakat içinde sadece bir çift göz bebeği olmamalı. Nerde içinde ki saklanan yağmur damlaları.
Göremiyorum kendimi gözlerinde. Gözlerine baksam ne fark eder aşkından ağlamadıktan sonra. Yanımda olsan ne fark eder. Ellerinden tutsam ne fark eder. Ellerin ellerimin içinde erimedikten sonra.
Yaşam ve ölümde aynı anlamda artık benim için. Hayatıma girdin gireli kalbimin her çarpıntısı senin için biliyorum. Fakat her sensiz çarpıntısında çaresizlikten çırpınıyor. Ha öldü ha ölecek. Saniyeleri sayıyor. Kim bilir daha onsuz kaç kere çarpacağım diye inliyor içimde. Ölüm ve yaşam bir oldu artık onun için. Benim kalbim her çarpıntısında ölüyorsa senin için. Ve ben her nefes alışımda öldürüyorsam kalbimi sadece seni hissettiğim için. Senin kalbini de duyuyorum. O da çarpıyor ve sen nefes alıyorsun. Fakat kalbin çarpsa da, sen nefes alsan da neye yarar ki sevgili sen beni hissetmedikten sonra. Benim için ölmedikten sonra neye yarar ki.
Yazacağım en büyük silahım bu. Beklide en büyük meziyetim. Kelimeler kalbimde bekledikleri duraktan son yolculuklarına çıkacak ve son durakları sen. Elimde bir kibrit. Birazdan yakacağım kendimi. Bütün yazamaya niyetlendiğim satırları da kendimle birlikte yakacağım. İlk önce parmaklarım yanacak. Kara duman gözüme kaçacak ve ben sahte sahte ağlayacağım. Karşılığını bulamadığım sahte aşkınla, yapmacık sevgine sahte gözyaşları dökeceğim. Keşke kalbim yerine de sahte bir kalp bulabilseydim de o sevseydi seni benim yerime. Beklide senin suçun yok. Bu aşk denen varlık aslında yok. Belki hislerim de sahte. Bu aşk hep bizi kandırıyor. Sahtekâr o beklide. Neyse ne sevgili neyse ne. Ben yazsam da, ağlasam da ne fark eder. Bu aşk sahteeeeeeeeeee

Devamını Oku
Handan Koca

Yaz hallerimi ey kalem tutan yar.
Hiddetinle yere fırlatıp, tuzbuz olan yüreğimi yaz.
Karala beyaz kağıdın üzerini, gözyaşım dökülsün mürekkep yerine.
Çiz ismimin üzerini, belli olsun ellerinin zalimliği.

Yaz kalem tutan yar yaz.

Devamını Oku
Handan Koca

Bu gece sevda okunacak İstanbul sayfalarından.
Çırpınışlarım yol alacak caddelerde.
Dumanım tütecek evlerinin bacasından.
İstanbul un minareleri seni arayacak iklimlerde.

Susamışlığını belli etmese de,

Devamını Oku
Handan Koca

Bırak bu günde senin gözlerinde batsın
Zaten gözlerinde güneş gibi yakmıyor mu beni?

Bir daha senin gözlerini görememek
Bir daha güneşin doymayacağını bilmek değil mi?

Devamını Oku
Handan Koca

Hayat, bana karanlıklarda yakamadığım lambanın ışığını ver.
Ben sana içimdeki güneşten bir şafak vakti vereceğim.
Bana manasız don bakışların ardında gizlenen gözyaşlarını ver.
Onlarla yalnızlıklarımı ıslatacağım.
Hayat, bana pencereme vuran ay ışığının yansımasını ver.
Düşlerime merdiven kuracağım.

Devamını Oku