Kader, güzergâhı yokuşa sürdü;
Yokuşlu yollarda yoruldum hancı.
Akrep çalışmıyor, yelkovan durdu;
Meçhul zamanlara kuruldum hancı.
Ummana yelkensiz, açılırdım ben.
Kafdağı ardından, seçilirdim ben.
Çeşme-i sebil ’den içilirdim ben,
Diyara, diyardan sürüldüm hancı.
/Ya sabır/ çekerek, pusmalı mıyım?
Başım öne eğip susmalı mıyım?
Nedenli, nedensiz, küsmeli miyim?
Sırtımdan kalleşçe vuruldum hancı.
Hak sınav ediyor, şaşkın beşeri.
Kulluğunda ara, hayır ve şerri.
Boşalır alnımdan, bak ecel teri,
Tökezleyip, yola serildim hancı.
Gözümün bebeği yere düşünce.
Yanan can dumansız, harda pişince
Çile küpüm birden dolup taşınca;
Denizde yılana, sarıldım hancı.
Hani yıldızlarım, mehtabım nerde?
Işık yitti, göze inince perde.
Asla sığmaz iken ben yere yurda,
Örümcek ağıyla, örüldüm hancı.
İrem’im kuruyup çöl olduğunda,
Ellerim ansızın boş kaldığında,
Güz gülü misâli can solduğunda;
Seninle yeniden dirildim hancı.
Hikmet Saadet ÇAKICI
Hikmet Saadet Çakıcı
Kayıt Tarihi : 28.6.2019 22:57:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hikmet Saadet Çakıcı](https://www.antoloji.com/i/siir/2019/06/28/hanci-114.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!