aramıyorum artık ne soğuk dünyanın içinde
ne de büyük aynanın içinde o büyük sırrı
dünyanın ruhuymuş gibi akan şu kara çamurlu derede aramıyorum
dünyanın ruhuymuş gibi yağan bozuk gecede
ben aldım iç sesimi bi kenara bıraktım
bir ormanın gizine yürüdüm
biz artık
birbirimize bir şey demeyelim
kokusu ve hatta tadı bile olmayan bu
şehirde
uyandım işte
yine gecenin bir yarısı
açmıyorum gözlerimi
kan da koksa yanıkta koksa külde koksa rüyalarım
sinekçik kuşunun evine gidiyordum
en son çalı çırpının arasında kaybettim
sesinden şiirime ses isteyecektim
renginden isteyecektim şiirime renk olsun diye
yüreğinin tıkırtısından istiyecektim
yüreğime yoldaş olsun istiyecektim
lamba çaydanlık ben
odada kördüğüm gibi duran
şeytan dolduracakmış dolu zaten içimiz
yok olacak bir şey için uğraştığımı bilirim
Artık bir mesafe yok aramızda
Bir bardak çay dönüyor avucumda
Uzak düşüncelerin kederiyle
Bilinmez bir şeylerin hayali ile
Çizgilenir hasretle karılmış yüzüm
dönüp
beni hangi sözlerle öldürdün söyle
kendini hangi uzak denizlere attın söyle
sana ulaşamayacağım
sen canımın yangın yeri
Araladığımda
istediğim sokaklara açılmayınca kapılar
Alışırmıyım diyordum
Göğün aydınlık yüzüne bakıp göremediğimde aradığım kuşları
Siyah olsalardı
Uzaklaşmalıyım bu kapıdan
dokunursam çarpılırım
Sus
Sus şimdi bana bir şey söyleme
Sen ne söylersen ben yanlış anlıyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!