Dar mı gelir senin de sonsuz bildiğin dünya?
Kurduğun hayallerin sığmaz çerçevesine...
Sonsuzluk sende gizli, esaret de öyle ya;
Ruhundandır bu darlık: Sığmıyor gövdesine...
Her şafakta karanlık, her akşam bir kıyamet,
Kıssadan Hisse
Anı deyip yılları sakladım, belki gömdüm
Her biri diken-misal, nasıl saklı tutayım
Yorgunum,yaşamadım; sanki rüyalar gördüm
Eğer ki yoracaksan, dinle de anlatayım:
…
tükenmek korkusu sardı ruhumu
bir daha filizlenir umuduyla
mısralara gömüyorum benliğimin çürüyen parçalarını
kalanımla yaşamak
zor geliyor
Azad ediyorum karanlıkları
Vurduğum kilitler açıldı artık
Bir devrin suçsuz,masum sanıkları
Gecenin göğsüne saçıldı artık
Zindandan göklere uzayan feryat
Yolların ardında düğümlenen sır
Seferi düşlerin pusunda kaldı
Gündüzler ruhumda büyüyen nasır
Karanlık, gaflet uykusunda kaldı
Bu rüya hayıra yorulmaz zira
Dağları ufalayıp avucuma koysalar
Nehirler gözyaşımı tutar mı akıp gitse?
İçimdeki sonsuzluk bir “noktayı” ıskalar
Sonsuzluk son bir defa içimden aşıp gitse
Yalnızım,sayfalarım kapanır sona doğru
Söylemek mi, susmak mı bilemem zor olan ne?
Çıkmazları sayıklar, cesareti yutarım
Bir kurtuluş yoluysa tutunmak gözlerine,
Bakışından kopacak her şimşeği tutarım.
Bugüne mahsus değil gurbete yollanışım
Arkama baktığımda solgun bir gölge tek iz
İlk kez değil; bu yolda köpeklere yoldaşım
Var mı dünyada söyle, benden daha kimsesiz
Unuttum acısını çoktan yanıklarımın
Gecelere gömerim bir kurşun sıkıp
Göz kapaklarıma sarıp uykuyu
İçimdeki inancı sessizce yıkıp
Bir anıt gibi diker korkuyu
Okyanustan havadis getiren şişeler
Gölgeler: uzayan endişeler,
Daralıyor gittikçe kan sızan ufuklarım
Çile dedim ismine sınırlanan haddimin
Kıyamete benziyor tüm görüp duyduklarım
Önüne geçemedim bir türlü serhaddimin
İdam-ı ebedidir önümde tek gördüğüm
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!