Denizin dalgalarına adını yazarken
Denize imrendim
Ve gözlerini hayal edip saatlerce ağladım
Belkide ben öyle sandım
Sıradan bir intihar eylemiydi seni sevmek
Ve ölmek…
İnsanlar ve ağaçlar ardımsıra
Beyazdan öteydi beyaz
Yalın ayaktı kaldırımlar
Nasırlıydı elleri sonbaharın
Yağmur yağıyordu, eski demden
Saçaklarımdan sen damlıyordun
Hiç unutmadım.!
Yanağıma bir parça kendini bırakıp gidişini
Ve silinmedi..!
Yok oluştan önce ki ayak izlerin, odamdan
Yarım bıraktığın kadeh ve ben
Acaba elimi uzasaydım sana
Seni görmek için mi yaşadım
Yirmi üç yıl boyunca
Ey şehirlerin bakiresi
Hey İstanbul…
Senin için mi aç kaldım
Biliyorum!
Yaşadığım heyecan yansımandır senin
İçimdesin, varsın, elimsin, aynamsın
Dokunmak istiyorum sana fakat
Yok gibi bir şeysin
Ben tarih kaleminin yazamadığı bir yerden
Mülteci duygularım ile geldim bu tarihe
Namelere sığmayan dört kutsal dinden
Hepinizi selamlıyorum, muhabbet ile
Ben notası bestesi yapılmamış bir sözün
Tüylerini alırken ellerime denizin
Mavi saçları yüreğimin akına vuruyordu
Çalıların ardında, hayellerim çocuk misali
Son kaybettiği oyuncağına ağlıyordu
Yalnızdım, kimsecikler yoktu,
Ağaçlar fısıldıyordu,
Martıların sırtında süzülürken bir vapur
Deniz avare olmuş,
Sahile vurmuş kendisini…
Gençliğin kapısına dayanırken çocukluğum
İçimde ızdırap kasırgaları kopuyodu ardımsıra
Ve zifiri karanlıkarın bahrında
Daha anne sütünü tadamamış
Ve kundaklanmamış
Birkaç yetim yıldızcık altında
Ah bu şehrin yok mu, hayal kurma macerası!
Deli eder beni, vallahi sarhoş eder
Sokak lambarının dalgalı saçları
Gök yüzünden sevişen yağmur taneleri
Ve hangi aşka yazıldığını bilmeyen şarkılar, şiirler
Islıklaşır bu vakitten sonra dudaklarıma,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!