Alınca sırtına bu ağır yükü
Taşıya taşıya zirveye kadar
Bıraktığın anda hiçlik büyüsü
Zamanı dondurup geriye sarar
Dünya kadar yük insan gibi ağır
Bir yanıp bir sönüyor ruhumun ışıkları
Çığlıklar ki içimde yırtar karanlıkları
Savrulan bir uzun yol yolsuz bıraktı beni
Bende bıraktım artık düzelmeyen düzeni
Volkan gibi sıçrıyor beynime afakanlar
Sen aynı ben aynı farkımız yok
Aynı limandan demir almaktayız
Aynı gökyüzünün altındayız
Aynı beşi on geçiyor saatimiz
Aynı dertler var içimizde
Aynı düşünceler yer beynimizi
Sevmek için ortam müsait değil
Ayrı yörüngelerde
Sen kutupta üşürken
Ben ekvatorda sensizliğe yanıyorum
İzim izine değmez
Tenim tenine benzemez
Kaç zamandır peynir gemisi yürütmüşüm
Ne kadar dalga yutmuş ne kadar köpürmüşüm
Yükümden arda kalan ziyan ve tükenişim
Karaya vurur gibi hayata serpilişim
Yoruldum artık gitmiyor gemim
Bir musluktan damlar gibi umutlarım
Biraz biraz ama var
Her yokuşunda hayatın, soluklarım
Ömür fazla beklemiyecek kadar dar
Ölsem dirilecek sanki neşem
Ne aradığımı bulabildim
Ne de bulduğumun peşinden gittim
Perde gibi geceyi üstüne çektim
Gece değildi karartan gözlerimi
Şuursuz ruhumu boşluğa ittim
Galip gelemez gülüşüme kederim
Sual ki sorulmaz
Zaman ki geçmez
Tenimde ki ter
yere dökülmez
Güneş kaybolur
Şafak görünmez
Temaşa ediyor aklım ufuklara,
Bir kaçır bir gez,
Ruhum serildi kaldırımlara,
Bir çiğne bir ez,
Seni hapsettim tüm dualara,
Öyle bir gittin ki
Bakakaldım
Bir sensiz kaldım bir sessiz
Öyle bir gittin ki
Hoşçakal dedin
Kelimeler kifayetsiz kaldı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!