(Bu şiiri nezle gerçekten nezle olduğum bir anda kaleme aldım...)
Kapanır gözler,tutmaz olur dizler
Ve kişi için başlar ecel saatler
Ne yaşam sevinci kalır,ne tat
En leziz şey bile insana gelir bayat
Ne kadar da bağlanmışım şu fani hayata
Hiç mi düşünmezdim acaba
Bir gün kavuşacağımı Hakk'a
Hakk'ın karşısında duracakken kendi safımda
Saplanmışım dünyevi şeylere,ihtiraslara
Ey taraftarlarım
Ben Aziz Yıldırım'ım
Çağın spor anlayışıyla bağdaşmıyorsa aklım
Fikirlerimi dile getirmeye bile yoksa hakkım
Anlatılmayı bırakın, okunmayı bile hak etmiyorsa yaşamım
Artık boşuna geçiyor demektir hayatım
Tasarladığım,
Bir hayal mi belki de bir arzu.
Belki her ikisi de;
Ama kesin böyle.
Ben tasarladım işte,
Ben tasarladım.
Ben, İstanbul'dan çıkıp,
Dünya turu yapmak isterdim.
Brezilya'da yayılıp,
Tatil yapmak isterdim.
Ben, İstanbul'dan çıkıp,
Gulbeddin Hikmetyar'ın askerleri,
Binmişler atlara uçuyorlar.
Sovyetlerin kızıl komünistleri,
Korkmuş, tabanları yağlıyorlar.
Cihad etseler de gayeleri boş değil,
Bir ağa vardı bizim köyde, sinir hastası, gözleri çakmak çakmak,
Çok öfkelendiği zaman, isterdi köylülerin gözlerini oymak.
Bazen sinir krizi gelirdi ona, dolanırdı, fırlardı yerinden,
Hele bir başkaldıran olsun, durulmazdı lamıciminden.
Hava yağmurluydu, yolda kimsecikler yoktu.
Bir çocuk, okuldan geliyor sanki,
Şimşekten korktu.
Yerde bir metreye yakın bir çamur,
Her yerden su damlıyor.
Küçük olmasa da bir çocuk,
Sabah yeni olmuş,
Yatak darmadağın,
Almanca şarkılar yükseliyor,
Bisküviler yeniliyor.
Sonra dans ediliyor,
Sarı saçların...
Her bir teli aşağıya inerken,
Bir şelaleyi andırıyor,
O rengin güzelliğinde bir şelale
Yoktur bu dünyada...
Saçların, ah saçların;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!