Bir ev yaptım kendime
oyuncak
yıkıldığında;
altında kalanlara çok şeyler olacak
birde çocuk
gülünce bahar gelen
Mavinin en çirkin tonundaki göğün altında,
Arsız bir konuk gibi dolanıyorum
Ayaklarım düğümlenirken birbirlerine.
Gasp edilmiş yaşam alanlarında dolaşan,
Aç biilaç hayvanlar gibi.
Sen Bach dinliyordun Antuan kilisesinde
Ben hatırlamaya çalışıyordum müziği
İçerde…
Su.
O derin ağaçların arasında sesimi kaybettim ben
şiirimi
son sözlerini duyduğumda kıpırdadı son yaprak
aynı yoldan yürüyorduk binbirinci kez
aynı aralıktan
Denizler tanrısının adını ödünç almış kadın
haykırıyor;
bitsin artık bu monarşi…!
Ve tapınağın duvarına işiyor,
elinde bira şişesi...
Garson bana bakıyor sevgilim dedi kız
siyah beresinden dökülen altın sarısı saçlarıyla
Şirindi
eli silahına gitti sevgilinin,
Nefret edilecek kadar tembelim
alaca karanlığa bulaşmış şarap dolu kadehim
ne bir yudum içebiliyor,
ne de karşımda oturan kadının
deniz mavisi gözlerinden dökülen
kristal gözyaşlarına bir kelime edebiliyorum




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!