Medyası kuşatılmış hoş beş zevk renkli
Çoğalmaya açılan yataklık yolu dehşeti
İnsan hayrına ulusal düşünce üretenine ani
Türkiye’nin kulağı diye hüzün derecede birinci
Bilirim bu benim bedenimin de hali…
İmparatorluk yıkılırken aktördü şebekeli Tarikat
Hangi nifaklığın altından çıkmaz ki bu hayalet
Yüz ülkeyle savaşırım denir, yüzleri var nihayet
Türkiye’nin yüzü diye bunlar derecede tek lanet
Bilirim bu özel huy devşirmeliğin de hali…
Vatan ruhuna bu arsızlığın intikam duygusu rezil
İnsan hiç ruhsuz laf dinler, bakar mı gözü sefil
Herkes akıtsın kanını toprağımın, dik durmayı bil
Türkiye’nin öğüdü diye sabrı derecede birinci
Bilirim bu artık bitmelinin de bir son hali…
Fikri hakların uygarlık eseridir Türk değeri
Hür barış varlığı duygular alabilir mi rengini?
Denilen en değerli andır direnecek Türk birliği
Türkiye’nin sağduyu diye bilinen derecede birinci
Bilirim bu hümanizme anlayışlığın da hali…
Ekim 2007
Atatürk ilke ve ülküsü: insancıl davranış ve düşünceler içinde olmak ilkesi, insanları sevme ülküsü
Hümanizm, hümanistleşme de bu kavramlardır, baktım sözlüğe, aynen bu ilke ve ülkü yazıyor… Nedense o modaymış gibi seviliyor, halbuki Göktürk – Oğuztürk – Atatürk tarihleri boyunca hep uygulanan olduğu halde, hümanizmi kağıtta barındırmanın nesi moda oluyor, şaşıyorum ben bazen… Şaşıyorum çünkü, öyle bir ayrıcalıkla vurgulanıyor ki, uygarlığımız zaten insanları sevme ülküsü demeye imtina ediliyor zavallıca… en güzel lafı söyle, ne demek olduğu önemsiz, nerede uygulanır önemsiz, kimin arasında olduğun havasıyla da ger göğsünü, tek güzel benim diye… sanki bu güzellikler ayrışmak için söylenmiş gibi… aynı cümleyi ve amacı söyleyip ayrışmak ne basit tutumlar… Atatürk diyen yüreğim hümanizme ne büyük heyecanla onay coşuyor yine de… ama hümanizm diyen bunu yapamıyor, nedir bunun sırrı? Belki, bir 23 Nisan çocuk bayramı ruhuna özenle TBBM değerini anlamış olmayan milletvekilleri cirit atıyorlar dış ülkelerin her kuruluş ve organlar toplantısında... Nobel ödülü… aman başlama bundan…
Hep ülke içinde konuşan sanatçılarımız olsun istenir
Aynı değeri ülkelerde olmalarıyla da değer yükseltir
Vatan yüreği aşk ile saygın, edepli, bilgili ortak izlenen, fahri hizmet katılımı değerli ilgiler devamıyla seçkin toplantılara özen veya Unesco gibi yardımlaşma organlarına gençlerle de zenginleşmeli…
Dostlarımızı yanımızda görmek istiyoruz diyor başbakan! Vatana dost olmayanın yanına gidene de ben şaşarım diye, hem söyleniyorum, hem zaten vatanı savaşa boğdurmaya dosdoğru ihanet misyoncuları olarak kışkırtmaya seçkin gönüllüler olduklarıyla, bu huy bozuğu karakterlerle dolu hükümetle biz baş edeceğiz… bukalemun çevresine nasıl uyumlanır diye vaz geçtim düşünmeye… çete olmak zor değil ki zaten… değişkenlikler sürekli, durağan değil… bu aktörlüğün hep bir üst mercisi de var çember içi çember dışı… sistematik ilerlenecek, acıtılan ve acıtanlarla baş başa…
Baş başa… at başı gidecek olan hükümet şirketi… hükümetin şirket olduğu çok ilginç, unutamıyorum bir türlü… o kırbaçlayacak biz uf edeceğiz… vay be… zaman özgür, değişkenlikler sürekli, durağan değil… bu aktörlüğün hep bir üst mercisi de var çember içi çember dışı… sistematik ilerlenecek, düşünerek ve planlanarak…
Nerde yıkım kokusu varsa, orda ‘bir tekme de sen vur düşsün’ zebaniliği var... oynak ayaklıkta bir şirrettir Tarikat... hep zayıf anlara ayak sokmaya, hazırlığına da usta Yahudi… Avrupa’da bir bilge demiş ki; yıkılıyorsa bir tekmede sen vur: bunun için ama, asırlar biter, bitmez bu ihanet tabanına emeği, bu keyfi hal bedeli... insanlığa yanaşmak, bürünmek her yüzlülüğü...
aslında ama bu amacı vurgulamıyordu tabi... yıkılmakta olan, örneğin bina ise, yeniden yapılanması içindi… gelenek ise, kendine benzetmeye devşirme içindi, eğer yanlış ise... kime göre yanlış olduğuna değinilmemiş, ben düşünmeyi deniyorum: yanlış demek, sağlığa zarar veren her şey anlaşılmalı... kendini yaralamak mesela, bir töre ise, eğitim ve yasalarla anlayış kazandırılmalı elbette... Bunu ama hep çatışmayla, tüketene kadar ezerek, sömürerek uygulayan Batılı, Amerika'yı hep kınıyorum... Tarihler hep kınamış, insanlığın uygarlığı doğallığıyla... Tarih, kalemi sanki hep Türkün eline vermeye tercihli...
Sevinç KavukKayıt Tarihi : 28.10.2007 03:46:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Sevinç Kavuk](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/10/28/hali-9.jpg)
saygılarımı iletirim
selam ve dua ile..
TÜM YORUMLAR (1)