Rüzgarı savruk bir dağın ardısın sen...
Koynunda deniz sırtında orman ve gözlerinden kayan yeni bir armağan; dido nana
Şimdi bütün gitmelerin susmaya dinmiştir,felaket anlara bürünmüştür
sinmiştir...
Yine sığınacak ten arıyorken ölüm kapılarını açık tuttun
ıslak bir şeyler üşütüyor ardını
kimseler bilmiyor...
Sesimden bilmem kaçıncı hüznümden kalma bir uğultu düşüyor şarkılarına
tsira...
Gittin,
yıktı kendini sırat,
ateş düştü
yorgunluğun dindi
aşk
hüzün
ayrılık
bitti...
Yine de delirmek gibi parçalıyıp bütün yaşamışlığını...
Kanamasız bir kesik sendeki...
Katarına dargın bir güvercin sesisin yankısında üç noktaların büyüdüğü,gövden yorgun
gibi,dargın gibi ama seninkide sakar bir göçtür kanatlanışını gözümde parçaladığın...
Giderken duydum ama ıslık çalan sesini çalılıklar ardından
yağmurun tenini öptüğü o anda mevsimin renginde bir gülümseme ile
güneşin saçlarını tutarken ellerinle...
Bilirim,
kalan densede
en yalnız gidendir aslında...
Hala saçlarında deniz kokusu var mı?
Kayıt Tarihi : 14.12.2006 13:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!