Hala Beş Yaşında Şiiri - Murat Özgören

Murat Özgören
99

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Hala Beş Yaşında

Hala beş yaşında ömrüm.
Hala sokakta
misket ve gazoz kapakları toplamakta.
Nasılda
zamanı hızlandırdığımı sanardım
parkta bindiğim salıncakta.
Her zaman entarisi olurdu teyzenin
resim defterine yaptığım karalamada.
Mutluluğum hep kalp şeklindeydi
annem mutfakta yemek yaparken çizdiğim buğulu camda.
Cokomel parmaklarımı ısırmak için çabalarken babam yada.
Mutluydum.
Tek derdim pazar günleri
çıkan çizgi filme geç kalmamaktı
o yüzden erken kalkıp annemle babamın yatağının üzerinde zıplamaktı oysa.
Kuşları severdim
Ne kadar özgürler derdim.
Evimizin balkonuna ekmek kırıntıları dökerdim
sabah karınları acıkıp gelip yesinler diye sonra.
Babamla vapura binerdik
sırf aldığımız simitleri havada süzülerek bizi takip eden martılara atmak için parça parça.

Hala beş yaşında ömrüm.
Oyuncak arabamın lastiğini değiştirirdim
elimle halının üzerinde sürerken
ağzımla motor sesi çıkartırdım
acı fren sesi sonra.
Birgün iki tekerli bisiklet ile geldi eve babam!
yanların da iki tane denge tekeri olan.
Önceleri ben onu gezdirirdim
sonra yavaş yavaş alıştım onun beni gezdirmesine parkta.
Hatta
hızlanıp hızlanıp üzerlerine sürerdim
beni izlerken oldukça mutlu görünen annemin ve babamın oturdukları banka.
Dur yapma derdi annem
Yapma düşer canını yakarsın...
Merak etme anne birşey olmaz derdim
nasıl olsa gözlerimin içine göz kırpan kapı gibi babam var arkamda.
Mutluydum çocuklar gibi
henüz beş yaşında.

Hala beş yaşında ömrüm.
Uçurtmayla tanıştırdı o yaz ilk defa beni babam.
Bedenimin küçüklüğüne aldırmadan ruhumu üzerine bağladığım
Yükseldikçe hürdüm
elimdeki ipi salıverdikçe yukarıya
Yer çok küçük gelirdi
Kendimi daha yakın hissederdim
yerden hayran hayran baktığım bulutlara.
Kuşlarla yarışırdım
Haydi kuşlar
bende özgürüm artık sizin kadar
haydi eşlik edin mutluluğuma.
Annem gelirdi sonra yanımıza
Bir elinde terimi silmek için hazırladığı mendil
diğer elinde en çok sevdiğim pamuk helva.

Hala beş yaşında ömrüm.
Saçlarım oldukça gürdü aynı babam gibi.
Yüzümüze doğru indirerek iddialaşırdık ara sıra senin saçın mı uzun
benim saçım mı daha.
Hep ben kazanırdım
Babam
ikimizin saçını da geriye doğru tarar, erkek adamın alnı açık olur derdi sonra.
Arabamızın ön koltuğu için her zaman annemle kapışırdım bir yere giderken.
Yaşın küçük derlerdi hep bana
büyüdüğün zaman sen direksiyona geçersin
annenle biz arka koltukta otururuz derdi babam
beni avuturlar ikna ederlerdi akılları sıra.
Sonra bas gaza baba derdim
İçindekilerin sadece başlarının göründüğü hemen yanımızdaki treni geçmek için.
Gülerdi annem ile babam bana
bak oğlum derlerdi ışık dur diyor kırmızıda.

Hala beş yaşında ömrüm.
Büyümedim hiç.
Evimin mutfağında yemek buğusu yok
balkonumda ekmek kırıntısı yok
yemeleri için attığım kuşlara
Bisikletim, oyuncak arabam
Gazoz kapağı, misketlerim.
Yüzümü kapatan saçlarım yok öne taradığımda
Uçurtmam yok
Simitim yok
vapura binip attığım martılara
pazar günleri çizgi filmim yok.
Ne resim defterine karaladığım teyze entari giyiyor
ne fren sesi yapıyorum ağzımla oyuncak arabama.
En kötüsü de
direksiyonuna oturduğum arabamın arka koltuğuna bakıyorum dönüp dönüp
Hani ben direksiyondayken
siz oturacaktınız arka koltukta anne baba!
Yoklar.
Hala beş yaşında ömrüm
Altı yaşımı göstermediler bana.

M.ÖZGÖREN

Murat Özgören
Kayıt Tarihi : 25.4.2019 23:46:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Murat Özgören