Dün gece öldüm ben, gözün aydın...
Bu sabah, cesedimin başın da uyanıp
hareketsiz yatan bedenimi seyre daldım.
Hiç bir şey umurum da değil
hiçbir şeyden rahatsız değildim.
Ne soğuk, ne gürültü ne de
dünyanın derdi tasası.
Telefon hiç susmadı,
ben hiç duymadım sevdiğim.
Dostlar peş peşe arayıp durdu, açamadım...
Bedenim hareket etmiyordu
tüm dostlarımdan, sevenlerim den özür dilerim.
Cansız bedenimin başın da
kaçıncı günüm bilmiyorum.
Kapımı bir tek sen açardın
açmadın ben de gidemiyorum.
Melekler sonsuz yolculuğa çağırıyor
ben seni... bir kez daha görmek istiyorum.
Bak; telefonum da kapandı sonun da
artık merak ederler beni, artık birileri
açar kapıyı hissediyorum.
Bulunmak düşüncesi mutlu ediyor;
ama anam, yarim, kardeşlerim
çok üzülecek kıyamıyorum.
Hadi bakalım; çaldı kapı nihayet!
Sesler geliyor dışarı dan duyuyorum.
Sen misin başkası mı bilmiyorum,
iki anahtar var biri sen de,
biri ben de ondan diyorum.
Merak için de açılıyor kapı,
bir şey olmasın diye
dualar ediliyor görüyorum.
Artık çok geç; dostlarım, akrabalarım
çok geç anam, bacım, kardeşlerim
çok geç sevdiğim kadın.
Sizde görüyor musunuz?
Baksanıza cansız bedenimde ki
tatlı gülümsemeye.
Çektiği acılardan kurtulduğu için herhalde.
Hep söylerdim şimdi görüyorum
bu dünya gerçekten nafile.
Bugün varsın yarın yok
küçük şeyler için mutluluğunu, huzurunu
sakın ola erteleme.
Aldılar beni,
buz gibi odalar da saklıyorlar.
Siz gibi değiller yanımdan hiç gitmedi ki
huzur veren melekler.
Bir görevin daha kaldı dediler ve
son vedam için musallayı gösterdiler.
Başımda ip gibi dizili duran dostları, akrabaları
ve neler düşündüklerini söylediler.
Birden hocanın sesi geldi
Helal ediyor musunuz!
Helal olsun!
Üç kez tekrarlandı bu veda,
bekledim; bana bir şey sormadılar.
Son bir arzum var ey canlar!
Başım da durup cesedimi sırtlayanlar.
Cenaze arabasına atıpta götürmek nedir?
Çocukluğumun geçtiği,
umutlarımın tükendiği sokaklardan,
yürüyerek omuzlarınız da götürün beni.
Biliyorum bir doksan boyunda
doksan kilodayım, ağırım biraz.
Omuzlarınızı eziyorum üzgünüm.
Hakkınızı helal edin ne olur
büyüdüğüm sokakları son kez görmek istiyorum.
Uğurlama acı veriyor biliyorum.
Son göreve gelen canlar,
arkamdan yürüyen yoldaşlar
dert etmeyin olur mu ?
Sakın göz yaşı dökmeyin.
Nasıl karşılandığımı bir görseniz
sizler de mutlu olurdunuz sakın üzülmeyin.
Görüyorum bakın; beni bekliyorlar,
doyamadan kaybettiğim
anam, babam, akrabalar.
Bizlerle erken vedalaşan dostlar, arkadaşlar.
Satırlar yetmiyor tek tek hepinizi sayamıyorum
ama ne çok can kaybetmişiz de
unutmuşuz şimdi anlıyorum.
Ey uğurlayan dostlar bırakın artık,
atın toprağa şu ağır cansız bedenimi.
Arkam da şiirlerimi bırakıyorum...
Ara da bir de olsa açın dinleyin,
sevgiyle anın olur mu ,
dualarınızı da eksik etmeyin.
Ben hepinizden razıyım canlar,
son yolculuğum da yalnız bırakmadınız beni.
İstemeyerek, bilmeyerek de olsa
kırdıysam, üzdüysem kimilerinizi...
Sakın helal etmeyin hakkınızı
tek tek şikayet edin olur mu bu densizi.
Ey dostlarım arkadaşlarım,
can özüm gardaşlarım.
Son sözüm size iyi dinleyin beni.
Zenginlik ne biliyor musunuz?
Zenginlik; sizler gibi vedaya gelecek
bir kaç dostun sesi ve nefesi.
Dert etmeyin bu yalan dünyayı,
gereksiz kırmayın birbirinizi,
ve üzmeyin sakın sevdiklerinizi.
Vallahi en fazla götürdüğünüz
bir tutam pamuk, üç beş metre kefen bezi.
Hadi artık ben gidiyorum
helal edin olur mu hakkınızı...
Kayıt Tarihi : 17.2.2023 15:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!