Hakka Huzura ve Insancalara 2

Seyfi Karaca
5087

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Hakka Huzura ve Insancalara 2

Aristoteles salt ve soyut “ yağmur yağıyorsa hava bulutludur” gibi mantık önermeleriyle var olan bir şeyin hiç bir zaman değişmeyeceğinin DOGMA’ larını savunur. Ona göre ideal insan ve erdemli topluma ulaşmak için üst yapının yani idealar topluluğunun (ruhlar aleminin) belirlediği değişmez kurallara uymaktan geçer. Bu yüzden bir şey doğuştan ne ise sonsuza kadar odur. Yaşamsal ilişkileri belirlenede üst yapı ( idealizmin sultası ) yani hisler istekler arzular duygular dürtüler duyumlar beklentiler belirleyicidir. Bireyler olgular olaylar toplumlar varlıklar ve sonsuz evren kesin durağan donuk ve sabit değişmez kaideler üzerine kuruludur. Her şey ideal gerçeklerin soyut yansımasıdır ve oradan yönetilen bizim sınırlı hayatımız ve algılama gücümüz asla idealar katına ( ruhlar aleminin kaynağına ) ulaşıp erişmeye yetmez. Bu sebeple doğuştan varlıklı ve zengin hep hali vakti değişmez zengindir, değişmez kaderiyle fakirse hep fakir. Zümreciliği savunur ve her türlü soygunu vurgunu adaletsizliği sömürüyü hiyerarşiyi doğası gereğince olağan sayar. Her türlü çağ dışılığı yöneten yapan ve yönlendiren dogmaları dayatan sabit fikirli ARİSTOKRASi kavramı özü aslı esasıyla buradan gelmektedir .

Hegel Diyalektiği’yse ‘ nesnel yaşamı belirleyen duygu düşüncelerimiz olmasına rağmen her şey değilir ve dönüşür’ diyerek Aritoteles soyut mantıklı ideal dogmacılığına kafa tutar.
Feuerbach ise düşüncelerimizi, yani üst nicel yapıyo belirleyen ve besleyen etkenin nesnel somut ve nitel varlıklar ve olaylar olduğunu, yani manayı anlamlandıran şeyin Maddesel somut gerçeklikler olduğunu savunur.

Diyalektik Materyalizm’se Hegel’in diyalektik kuramıyla Feuerbach’ın Materyalizm felsefi düşüncesini birleştirerek yaşamın duygunun düşüncenin belirleyici etkeninde çıkar ve üretim ilişkisinin belirleyici olduğu, emek sermaye çatışması ve çelişkisiyle belirlenen bu ilişkide hiç bir şeyin durağan sabit doğma olmadığını, sebep sonuç arasında tüm olup bitenlere dair akıl fikir mantık deneyim ve gözlemlerle insanın toplumların sistemlerin yazgıların dayatmaların olguların ve okayların değişebilirliğini savunur. Bu yüzden Aristo@ nun sabit, ön yargılı peşin hükümlü hiç değişmez ve dogmacı idealist fikirliliğine karşı çıkarak üretim ilişkilerinin tüm hayatı ( yani duygu düşüncelerimizi Maddi somutluktan edindiğimiz huzuru refahı eğitimi sanatı gelişimi kalkınmayı da maddi çıkar ve fayda esasına dayakı ilişkilerimizin belirlediği ) belirlediğinin; ve maddi somut gerçekliğe dayalı bilimselliği esas aldıkça insan ufkunun ulaşılmaz erişilmez sonsuz sınırsız sanılan her şeyin bilşnmeyenlerine açıklayabileceğiyle beraber insanın evrene yabancılaşma duygusunu yenip özgüven artıracağını ve çıkarları hiç bir zaman uzlaşmayan sınıfsal çatışmada sömürenlere ve ezenlere karşı yaşam kavgasını verenlerin dayatılmış her türlü soygun sönürü kaderciliğini kökten değiştireceğini savunur.

Aristokrasinin değişmez tekdüze sabit durağan keyfiyetçi zümreci yobaz bağnaz hükümran ve buyurganlığına karşı sürekli hareket halindeki disiplin nya toplum ve evrensel dönüm dolaşım değişen durumlarının değişen tahliline aklı fikri bilgiyi deneyimi ve gözlemlemeyi danışarak sağlanan çıkarımın vazgeçilmez ilkesidir, insan toplum devlet olay olgu oluşum madde mana her etkiye karşı verilen tepki kadar, kapsamı içeriği özü esası ömrü direnci süresi dayanıklığı cürümü karşılığı tutarlılığı hayatı ağırlığı olduğu gerçekliğinin. Bu yüzden insanlık adına en büyük serveti ve sermayedi olan duygudan düşünceden ve özgür iradeden koparılarak topyekün ve bir daha kolay kolay iflah olmaza tüm dünya geneli yeni dünya düzeni dayatmasıyla ( türkiye seksenlerinde eş zamanlı oniki eylülce ) ahmaklaştırma işinde medya magazin marketçiliği soytarılarıyla fanatik düzeyde ilahlaştıran ilgiyle kendi hayatının somut gerçekliğini terketmenin ve bozulduğu sanal bataklıkta gün öldürerek itibarsızlığa çürümeye yozlaşmaya seviye toplumsuzlaştırıcı karakter ve kişilik alçaltmanın en kullanışlı zehir zemberek laboratuvar çalışması pazar edilip piyasaya sürüldü ve bu günlerin bütün yağma yıkımları dayatanların koşulsuz kayıtsız sorgulamadan kabullenen duygu düşünce ahlak fikir inanç bilgi cesaret ilim vicdan duyarlılık yoksunu çürüme ve çöküntü talan tarumarına gelindi.

Emek sermaye çelişkilerinden doğan üretim tüketim ilişkileriyle birlikte ve topyekün hayatı belirleyen vazgeçilmez etken olan üretenlerin hak ve hukukunu aramada ( eğitim gıda enerji barınma ulaşım iletişim barınma sağlık huzur güvenlik kültür sanat istihdam…) kendinden etkin yaşam mücadelesi önderliği beklenirken sadece salon süsü ve sefil yoksulluğu kalıcı ve seçkin güruhlar tarafından buyrulmuş kaderi değişmez sömürülere baskılara dayatmalara kurumsallaştırmanın ( insanlığı ucuz satışa getiren muhasebe dekoru işleviyle ) haline getirilen işbirlikçi sendikalar sayesinde tüm dünyaya eşzamanlı olarak Türkiye’ de de yeniden buyrulan dayatmaları kutsanmış kader olarak zorunlu tüketime sunan Aristotelesliğe dönüldü.

Onun içindir ki artık dürtü ve bağımlılıklarının esiri olarak kendilerine dolgulanan, buyrulan, aşılanan ve aktarılanların güdümlümlüsü ve kovalayıcısı olarak özendirildiği alışkanlıkları sorgusuz sualsiz DÜŞÜNMEDEN davranan önyargılı, peşin hükümlü ve içgüdüsel kaba taslakçılığın kendine yabancılaşmış ve dayatılanları tüketmekle mahkum kulluk köleliğe proğramlanmış piyasa deneği haline geldi insanlık.

Toplumsal dert sorun sıkıntı somut gerçekliğini hiçe sayan; sefil yoksul kalabalıkların yaşamsal hayatiliği olan her türlü itiraz tavır duruş tepki ve duyarlılığını bozuk düzen ayarına kurulu sandığın siyaseten adamlar ve kadınlarıysa, kaymağı kıyak seçkinler topluluğundaki yerini ve safını sağlama alarak bütün gerçekliklerden kopukluğun her takasa gelen milli irade temsil hakkına çökmüş çöreklenmiş vekillik vekâletini tıpkı vurguncular magazinciler medyacılar tarikatlar soyguncular talancılar sömürücüler talancılar yağmacılar kalpazanlar gibi ortak çıkar menfaat baz ve bağlamıyla tüm toplumu kendilerine alıştırıp benzettikleriyle herkes çıkar menfaatinin ortak ilişkisini gözetip kollamanın rezil rüsvasına kendine göre çıkar ortaklarını belirleyerek özendirildiği bağımlılıkların kulluk köleliğine tav talim ve teslim olarak hiç bir onur itibar denge ihtiyat sorumluluk vicdan ahlak duygu DÜŞÜNCE akıl fikir mantık sorgulama kişilik değer ve saygınlığı umursamamakta.

Ocak/25

Seyfi Karaca
Kayıt Tarihi : 9.1.2025 12:34:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!