Hani insan yemeğe suya ihtiyaç duyar ya, işte öyle bir açlık bazen sarıyor ruhumuzu ve manevi duygular kaplıyor kör kalbimizi. Yüreğimizden ilahiler okunur san ki, hem de deli divane.
Aslında bu açlık susuzluk gibi değil, bu manevi duygular, bu sürüklenişler bilmediğimiz güzel yerlere sürüklüyor bizleri.
Bu sürükleniş hep vardır aslında insanoğlu hayatın da.
Bir mey’in peşinden giden kuzu gibi, gidiyoruz ardından bu sesin. Duyduğumuz bu kaval hangi notanın sesidir ki, ne çözülebilir, nede akıl sır erdirilebilir?
Bizleri çağıran bu duygular nedir ki, koşarız ardından?
Adına mutluluk der ararız mutluluğu.
Mutluluk olduğunu sandığımız her şeyi Allahtan önce ister, sonrada isteklerimizin, yüreğimizde bizi çağıran o mey’in sesi olmadığını anlayınca da elimizin tersiyle geri iteriz; Çünkü o mey’e yaklaşamaz, onu yakalayamaz ve yine mutlu olamayız, dağ taş koşup terleriz.
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
AMİİİN AMİN.Sevgili Dilek Hanım...ne güel ifade etmişsiniz.sizi yürekten kutluyorum..maşaallah..
Aslında ne verdik ki/ne almayı bekliyoruz diye düşünürüm her daim.Gerekli bir denemeydi.Allaha açılan avuçlar asla boş dönmez....
af kapıları sonsuz ve bizler de bu kapılarda bekleyenler olarak umulur ki her bir bağışlayıcılığı hak etderiz.Kalemine bin kere sağolsun sevgili Dilek.
Amin Amin
Nasıl yaşar isen öyle ölürsün
nasıl öldüysen öylede dirilirsin
Allah güzel yaşayıp güzel ölenlerden eylesin
Peygamberimizin şefaati üzerinize olsun
hürmet ve muhabbetlerimle efendim
Duyarlı yüreğinize ve kaleminize sağlık
daha nice güzel hakikat yazılarınızı okumak ümidiyle
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta