herşey tuzpembe gözüküyor gözüme
sanki
üff desem dağılacak dünya
gülümsüyorum
şehrin kapanmayan yaralarına inat
Geceye dolunay olduğumda
Güneşe sırtını döndü dünya
Bir gün batımı başladı…
Güneş’in sabaha dek vakti vardı
Soyunup yakamozuma uzandı
Ve sen öyle bir gidiyorsun ki
Ayrılık bile ceketini ilikliyor önünde!
...
Bir ‘veda'nın boşluğunu
Az gelir ansızın gece
Yaz gelir yazarlara
Gözler maziyi arsızca süzer
Kalemler ve sayfalar sevişir
Cümle rahminde döllenir sözler
Divit ucundaki rimel akar
Derin ayrılıkların arkasından
Derin nefesler alındı sigaralardan
Belki açığa çıkar diye zayıf yanlar
Belki de öpeceği yeni dudaklara sızar da
Eski ayrılık havası işler diye ciğerlere
I (Her gece)
Artık
Yalnız uyuduğumu sanma
Yatağın hangi yanına uzansam
Yokluğun var öbür yanda
An-kara...
Kim bilir neler anlatırdı insana
Bu şehrin denizi olsa da bir konuşsa...
... &...
(Birbirlerinin gözlerine b/aktılar, yıllar sonra...)
...&...
Bir başkasını bekler gibi bakma Çeçelya
Ayrılık bu!
Çikolata lekeli kalbinle severken
Aşk senin için çocukça bir oyundu
Barbi bebekler ve kurşun askerlerdi başkaları
Mutlu ve munzurca keserken bilmezdin
Oyuncak bebeklerin saçları uzamazdı
Hayat Bak!
Gözleri acıya mühürlü bir kadın
İki çocuklu mutsuz bir anne
Safran sarısı gençliğimde
Yüreğimde yaşatırdım onu ama
Sevdiğimi söyleyemedim bir kere
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!