Karanlık gece mi aydınlatan güneş gibisin Sevdiğim
Işığımız hiç sönmesin.
Denizde muhtaç olduğum
Rüzgar gibisin sevdiğim
Aşk meltemlerimiz hiç bitmesin.
Topragın kokusu gibisin sevdiğim
Bir diyar umutsuzluk
Bir avuç mutluluk ve sen
Ruhsuz, duygusuz
Acımasız bir beden ve yine sen
Buram buram acılar
Yıllanmış, kömürleşmiş mutsuzluklar
bu aşk yaktı kül etti beni
kendi bedenimde kayboldum.
arasamda bulamam ki zaten
bulsam da ne fark ederki
yokum işte senin gözünde ben bir hiçim.
boş tiyatro sahsesinde tek oyuncuyum ben
Gidiyorum anne, buralardan gidiyorum
Kan kokusunun, cesaretin
Vatan aşkının geldiği yere gidiyorum.
Bu vatan kan gölüne dönmüşken
Her gün binlerce Mehmetçik ölürken
Vatan toprakları elden giderken
gitme.
toz duman bir haldeyim
yüreğim yosun tuttu
nefes alamıyorum.
gitme.
Bir sevda masalıydı bizimkisi
Kışları yaza çeviren
Bülbülü güle hasret bırakan.
Sanki yıllanmış kütüphanede
Okunmaya yüz tutmuş bir kitap gibiydi.
Beklide destanlaşmış türküler gibiydi
gülü dikene hasret bıraktı sevdamız
susuz çöllerdeki,kurumuş yapraklardan bi fark bırakmadı.
acıları büyüttük gözlerimizde
kendimizi yok eden bir dev yarattık
sevgiye sahip çıkmak yerine,
çıkmaz sokaklarda derman aradık.
yine güneş doğmayacaksa bizim için
batmasınında bı anlamı yokki
hayat öyle karanlık öyle ruhsuz ki
mezardaki ölüler korkar oldu bu viraneden
çekip gitmek mi zor kalıp savaşmak mı
yoksa bardağın boş tarafını görüp
Umutlar arkamızdan ağlıyor gidişimize
Kimsesizliğimizi geride bırakıyoruz
Tek bir gözyaşı bile kurumadan ayrılıyoruz
Çok uzaklara.
Karanlığın özleme, sevgiye hasret kaldığı
Belki de,
Sakin sakin küçülen gözler
Damla damla kuruyan gözyaşları
ve Sen.
Ölüme susayan bir kalp
yılların yükünü çeken bir beden
ve yine Sen.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!