HAKAN ERKAYA
1986 Erzurum doğumlu.
İlkokul yıllarını çatılarından adam boyu buzlar sarkıtan şehrinde geçirdi. Sıcak iklimlere göç eden kuşlar misali devasa sanayileri ve fay hatlarıyla meşhur Marmara’ya gelip Kocaeli’ye yerleşti.
Sanat yaşamına müzikle başladı. Daha sonra denizle tanıştı. Denizin prangalı paryası halindeyken şiirle tanıştı. Şiirle oturup şiirle kalkan şairin ilk kitabı olan Düş Ülkesinin Yıkık Uygarlığı harikalar diyarına açılan bir gemi misali Gebze iskelesinden demir almıştır.
Hüzünlü bir adamın hikayesi,
Senaryosu da garip bir oyun.
Sönük yaşantısına renk katmış,
Kazablanka yaprakları var yatağında.
Çay bardağında viski içen,
Bira şişesini kafaya diken,
Sarsılıyor geceler,
Yıldızlar bu gece yer değiştirdiler.
Bir merasim oluşsun bu ormanda,
Tüm canlılar dirilsin uyanışa.
Mezarlıklar artık cesetsiz,
Onlar ise birleşsin kefensiz.
Şimdi bir mecalsiz gemideyim, zor duran ayakta. Savrulan hayatım, bir gemide savrulur yine dalgaların hırçınlığıyla.
Her an bir problem çıkacak düşüncesi var akıllarda. Bir alarm çaldı, yine bir arıza... Bir gün ya da bir kaç gün demirde ve tam ortasında su kütlesinin.
Ağzımdan küflü ekmek ve pas gibi suyun tadı gitmiyor bir türlü. Çünkü uzaktık bir taze ekmeğe, berrak suya.
Biz vardık bir zamanlar,
Döndü küle yanmadan ateşimiz.
Bir başına kaldın sen varsın yalnızca,
Yokum artık ben bu hayatta.
Bu yollar çok savaş gördü,
Uyandım bir gece yarısı,
Her yer olmuş kömür karası,
Bu gecenin acı yarası,
İçimdeki sıkıntı karın sancısı.
Ağlıyor bulutlar gökyüzüne bakarken,
Anlıyorum şimdi teker teker yere vururken,
Yatağa bağlanmış bağımlı gibiyim,
Saadet sandığım ölüme yakın,
Tutunmak dediğim yaşama...
Adına bir güvercin besledim,
Bozuk frekans cızırtısı radyonun,
Istırap adı gibi mutlu etmek.
Kaç uykusuz gece geçti,
Hibe ettim kelimeleri ve sayısız saati,
Altı üstü bilinecek tüm değerleri,
Maddiyat uğruna,verilen kalbi kaybetti.
Güneşim battı tam doğdu derken,
Hayat merdiveni son basamak için çok erken,
Yine bekliyorum bu terminalde,
Hep beklerim sonu sen olunca.
Yağmur yağmış,kar da yağsın,
Kristalleşsin saçlarımın üzerinde.
Yine cam kenarında,
Bu beş saat heyecan dindirmiyor.
Yanlış temeller üzerine kurduk,
Sarsıntılara uğradı yıkılmaz umduk,
Geleceğe aydın gözlerle bakarken,
İlişkimizi kör kuyunun dibinde bulduk.
Emin adımlarla yürürken yolumuzda,
Engellere uğrayacağımız kaçınılmaz,
Değerli şiir sever ve şiir yazar dostlar;
Duygulara açılan kilitli kapıların anahtarı olan şiir, bilirsiniz ki belli bir okuyucu ve dinleyici kitlesine oturmuş ve hitap etmiştir. Bu yüzdendir ki az tüketilir ve kitapçıların tozlu raflarını süsler. Bazen raflar arasında dolaşan tahtakurula ...