Kilometrelerce uzağa kaydırdık seni
Bomboz bir hale getirdik yeşilim teni
Ne mis gibi kokunu koyduk ne gölgeni
Kızgın güneşte yanmayı hak etmedik mi
Keçiyi koyunu başı boş salıverdik
Baltayla nacakla canice dalıverdik
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Yeşili parklara bahçelere hapsettik
Bir anız uğruna geleceği gasp ettik
Doğanın ve mevsimlerin içine ettik
Başımıza gelenleri hak etmedik mi?
Evet, ettik. Çok güzeldi değerli şair. Duyarlı kaleminizi kutluyorum. Tam puan ve saygılar.
duyarlı yüreğe tebrik ve sevgiler..
Tebrikler duyarlı yüreğinize güzel bir anlatım olmuş.Selam ve saygılarımla
evet daha kötüsünüde hak ediyoruz. anlayan anlıyor, anlamayan yine anlamıyor.... kalemine sağlık
Gerçek ama acı çok yazık...güzel dile getirmişsiniz kaleminize sağlık sayın şair
EVET ÜSTAD DEDİĞİNİZ GİBİ HAKETMEDİK Mİ DUYARLILIK GÖSTEREN YÜREĞİNİ KUTLUYORUM SAYGILARIMLA
Eeee ne yaparsın.... Kel başa şimşir tarak... Gereklicezai müeyyideyi uygulamazsa yöneticiler... Bir kısmını etrafındaki zengik puştlara peşkeş çekerse bakan... Yıllardır bir yangın söndürme filosuna para yok deyip de yine etrafındaki çakallara devletin bütçesini soydurursa gelmiş ve geçmişteki sözde ülkeyi yöneten iktidarlar... Ve son... Ne yağmur yağar ne mevsimi mevsiminde yaşar insanlar... Bir de kendini imam zannedenlerin arkasında kuyruk oluşturusa bilinçsiz halk... Allah insana beyin vermiş ki kullanasın... Kullanmasını bilmiyorsan, hakkını arayamıyorsan buna Allah ne desin Peygamber ne desin... Şiirinizi kurlarım... Sevgilerimle...
GÖZLEM VE İFADE GÜZELDİ ELİNE YÜREĞİNE SAĞLIK
SAYGILAR
BU SADECE BİZİM DEĞİL DÜNYANIN MESELESİ..ÇOK GÜZEL İFADE BUYURMUŞSUNUZ...HAK EDİYORUZ..TEBRİKLER..VELİ SAVAŞ
Bende bir şiirimle sizi destekliyorum.
sevgi ve selamlarımla
ORMAN YAKANLARIN ELİ KIRILSIN
Binlerce hektarlık orman yanıyor,
Tek ağaç yakanın eli kırılsın.
Oksijen verecek damar kanıyor,
Kasıtlı yakanın eli kırılsın…
Ormanlar ülkenin can damarları,
Her taraf ağaçtı bir zamanları,
Arsa açmak için o ormanları,
Bilinçli yakanın eli kırılsın…
Terör için orman yakan hainler,
Ne geçer eline hinoğlu hinler,
Lanetliyor onu tüm kutsal dinler,
Kasıtlı yakanın eli kırılsın…
Kara yolda seyir eden yolcular,
Dikkat etse görev yapan kolcular,
Aynı düşünür sağcılarla, solcular,
Bilinçli yakanın eli kırılsın…
Ormanlarda piknik yapıp gezerken,
Fidanları tepeleyip ezerken,
Sızlamalı vicdan hal böyle iken,
Kasıtlı yakanın eli kırılsın…
Yangın haberleri her gün geliyor,
Televizyon, radyo ilan veriyor
Mahir'le birlikte herkes kınıyor
Ormanı yakanın eli kırılsın.
.Mahir Başpınar (08/07/07)
Bu şiir ile ilgili 17 tane yorum bulunmakta