Haddini Bil/dir/mek!
Bakın bu “Haddini bilme” konusu çok kapsamlı. Yani insan haddini bildiğinde esmaya aynalık cihetinde, yönünde ne kadar sınırsız olduğunu görecek. Haddini bilen, kendi potansiyelinin sınırsızlığını bilir! Bilmeyen ise potansiyelinin farkında olmaz, bu nedenle esmanın yansımasına muhalif hadsizlik yapar! Yani “Haddini bilmek” aslında sınırsız potansiyel farkındalığıdır.
“Haddini bilmek” ile “Had bildirmek” birbirinin tam zıddı!
Haddini bilen, bizzat kendisi potansiyelinin farkına varır! Haddini bildiğinde tam potansiyel kullanır! Esmaya aynalık yönünde en verimli şekilde ruh ve bedenini kullanır!
o kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…
Devamını Oku
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…
Birkaç Yorumumu Toparladım
Bir de dikkatimi çeken bir şey var. İnanç kavgası. Bunun kaynağı da bilinç eksikliği. Neden saldırıya uğramışlık hissi korkusu ile yaşanır ki. Saldırı olsa ne yazar “Hakiki imanı elde eden adam kainata meydan okuyabilir.” der Bediüzzaman Sait Nursi. Hatta fikir saldırısı olsun ki çözüm üretilsin. Susturmak olmaz, fikir alanında bilinç oluşması için karşı görüş olmalı bu karşı görüş illa karşıda olmaz ki. Bazı içerde sinsice olur. Gizlice olur. Arif olan bunları görür ve kendi tezini hazırlar. Susturmaya çalışmak ise acizliğin göstergesi olur bu da insanın bilincini geriletir.
İnanç başka bilinç başka insanın inancı kendi özelindedir neye inandığını ya da gerçekten mi yoksa gösteriş mi o da bilinmez. Bilinç ise bambaşka. Bilinçte iman hakiki manasına ulaşır. Bir şeye inanmak bilinç edinmek için ilk adım. Yani inanılan bilinç edinilmeye çalışılır. Bu da dil ile ikrar, kalp ile tasdik. Yani kalp, tasdik ettiğinde bilinç oluşur. Taklidi iman tahkiki imana yerini bırakır başka deyişle inanç bilince döner. Bu aşamalar hep olacak. Nakiller ise insana yardım eden kaynaklar. Nakilleri kabul taklidi iman olur, kabulleri içselleştirince kalp ile tasdik hakiki iman olur. Yani, bilinç.
Her şeyde izafiyet var. Bu nedenle herkesin bir izahı olmalı. Bu izahlar göreceli olduğundan bizler her izahı koşulsuz, ve tam teslimiyet kabul edemeyiz. TV. de Dinlediğiniz İlim adamları ya da din adamları da kendi izafiyetinde anlatacak. Bizler kendi izafiyetimizde anlayacağız. Yeni bir yazı yazdım 'Haddini Bil/dir/mek' bu had konusunda orada daha kapsamlı yazdım. İnsan haddini bildiğinde potansiyelinin sınırsız olduğunu görecek. Boyutsal sınırı da görecek ki bu had bilmek oluyor. Önemli bir yere işaret etmek isterim. İnsan, Allah'ın bir parçası mı? Eğer insan Allah'ın bir parçası kabul edilirse Allah bölünmüş olur ve bu şirktir. Yok eğer insan ve Allah tek kabul edilirse yani biri varsa diğeri onu gösteren ayna. O durumda Allah var ve insan ona ayna. Diğer durum da şu İnsan var ve Allah onun aynası. Burada kim hakiki, kim mecazi ora insanın inancına bakıyor. Ben derim ki Allah var ve 'Ben' ona aynayım. Ve ben, ayrı bir varlık değilim. Bu da 'Enel Hak' gibi algılanabilir. Sonuçta tek yaratan var. Yani kimse kimseden korkmasın.Sakınmak başka korkmak başka.
Selametle,
Ahmet Bektaş
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta