İyi karşıtı kötü gibi uygar karşıtı barbarlık
Akıl seferberliğinde görüntüsü sanılır ki karışıklık
Düşünce olgunlaşırsa büyüklüğe yararlılık
Büyük küçük ayrışmaz hür hizmet olur hür bütünlük
Yeryüzüne kambur gibi asırlar, barbarlığa göğüs gerdi
Sömürge modacılığı şimdi de sindiriciliği
Silahın bırakılması diye bu tuzak gerçeğinin örneği gibi
Silahı bırakandan halk ne hissetmeli? Bilmezlik arında bilinci…
Islah için rızalık neden düşünülmeyip de engelleniyor ki
Yarına daha güçlü şiddetli çıkacak Terör şirketi
İnsanlık taviz verecek, her suç işleyen işgal rütbesiyle efendi
Haddin vicdanı vicdanın haddiyle sevişti işlemi…
Suç nedir, hak niye, hukuk kim, yaşamı kaç tehditli becermeli
İnsanı zorlandırmak nasıl toplum ilişkisi?
Ölümle kucak kucağa bu yaşa emri Allah takdiri değil miydi?
İnsan, hak haddini vicdanına sormayı bilmeli…
Şakağımda dayalı silahla hür dolaşmak kim için ne demek?
Saldırıya karşı can koruma refleks değil mi?
Refleks, hukuk hakkımın şekli, kuralını çılgınlığım bilecek
Uygarlık ulus varlığı, insan birliği bütünlüğüne uygar emek
Haddin vicdanı vicdanın haddi herkese neydi, an gelir bilmem
Türkün doğuşudur düşünmek! yüksünmem
İşgal bukalemunluğu bir gerçek! Ezdirmeyeceğim derken ezilmem
İnanç hoyratlığını biçilmiş kaftan dolaşanı görmezlikten gelmem
Aralık 2007
Sevinç KavukKayıt Tarihi : 10.12.2007 06:44:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
……………Bukalemun çünkü konuşuyor: Bilim artık evrenseldir diyor, küreselleşme gereği diye anlatıyor. Ezelden evrenseldir bilim, ilim, çocuk, özürlü, uygarlık vahşet dilini bilmem ile uygarlığı beceremem vahşete yenilmek istemem ile vahşet evimde davetlimdir arasında… Her nedense eline para geçen bilgi sahibi de oluyor, bana da hükümetin şu halini örnek olarak düşünmek kalıyor: koşulsuz teslim ol demiyor, gel teslim ol diyor… Bölücülüğe karşı bukalemun heyeti dolaşıyor ortada ve örnek de veriyor; Yozgat’da şunu, kırsalda bunu öne çıkarırlar, üstleniriz biz… AB, ABD kendini çıkarırsa sivrilmeye, düşeriz önlerine… eyvallah… Bir takvim sorulur mu? Ayıp diye terimi biliyorlar, ara sıra söylüyorlar hani bir tarzda: Onlar, dinler, hoplatır, zıplatır, caddeler demiştiler ya, molotof kokteyli doldurdu caddeyi tabi, dediğini yapar… seyreder, anlatır şeklini. Oy böylece toplanır bol, bol traji-trajikliği yani… sonra, gözünün içine baka göre demez mi, ben demedim ki… vatan diye de konuşuyor bazen: vatan bölünmesi önemli değil, gönül bölünmesin yeterki! Bu yüzden para yatırıyoruz şu kadar hem de… Kimse de sormuyor, borç kimin peki? Satılan toprak, milli mülkiyet, özelleştirmeden hariç olarak yükleniyor tabi… Milletin, şehit hakkını zorlandırmasını dahi tarif ediyor; kimsenin zoruyla iş yapmıyor, kendine hak biliyormuş… bukalemun sadece… ne gereği var sanki başka şey olmaya… Para inanç olmuş ve yine yüzüne baka göre soran ve dinleyen ve izleyiciler için hazırlanmış program olduğu haliyle, yakıştırmayın bize olumsuz şeyleri diye de, dudağının sırıtması unutuyor bu işi bu an içinde, bu yüzden zorlandırma haddini arsızlık ağzı laf sırıtıyor… ben ise an gibi ileniyorum… bir ulus varlığını zorlandırmak ne hakkıymış anlayamıyorum ki demeye yüzüm tutmuyor, beynimde aklım cirit tırıslıyor… yüreğin hali yüzümün şekli olacak hakkımın olmadığı bu temel ihtiyacımın tepelenişi çok doğalmış, sanırım bu yüzden yüzüm, beynim, aklım, cirit… tren vagonu oluşuyor işte… Bu iyi de, bitmiyor ki… bir diğeri, bir başka günde biri gibi aynı bir geçmişi hallenmeyi deneyime sokuşuyorlukta… Demokrasi İşte buymuş, şimdi benim elime verdiler parayı, becereceğim bu dansı oynak ayağımla diyor, daha ne olsun? Bukalemun; 20-30 cm. boyunda, renk değiştirmesiyle ünlü sürüngen türü, kaya keleri. Çıkarına göre davranışını, görüşünü değiştiren kimse. Bukalemun gibi renkten renge girmek; sürekli düşünce değiştirmek. Ve en güzel sözlük tarifi ise ve en yakıştırdığım bu hallere; Bukalemungiller: sürüngenler sınıfının renklerini bulundukları yerin rengine uyduran, hareketleri yavaş, bukalemun türlerini içine alan bir familyası… Bu işte, gördüğüm hükümet halinin şeklini düşünce çizmeye yardımcı kurallar olacak. Neden olmasın? Adını koyalım sorun olan neyse, çözümü zaten adına ulaştıracaktır… Türkiye’de Anadil Türkçe’dir ve halkı Ulus varlığını uygarlığa taşıma inancıyla Türk milletidir Vatanını böl diyen, bölsün önce bedenini… Sanki hepsi bu mu? Türban takanlar ve türbana takanlar diyor, adalet konuşuyor ben dinliyorum. Onlar türban takacak ben görmeyecekmişim bunu, asil ve adilmişim. Hem edepsizliği sergileyecek, hem de sorarsan eğer, senin de türbana takılı kafan diyeceğim diyor, adalet konuşuyor… Moda edeceğim, evet, sana ne? Diyecek o… inancı dahi menfaat kullananların ahlakından şüphe edeceğim ben kayıtsız şartsızca! Ve vicdan haddine böylece bir son vereyim kısaca; … Haddini vicdanına bir kere uygula, kendini parçala mı demeli bu insan olmayı unutmuş keyfiyetçilere? Yoksa, oturup düşünerek, kalkıp mücadele ederek mi arsızlığı önlemeli? Bunu önce iyi bilmeli. Ve bilenler olan arsızlar olmayacak asla! Zira, bu olsa olsa 'bana ne' keyfiyetçiliği olur. Keyfiyetçilik keyfiyetçi çoğalırlar. Birlikte güç hazzını kızıştırırlar, amaçtır bu, ardına takılanlar keyif tadıyor olur (oy da verdiler öyle o keyifti işte sadece) . Asırlarca denenmiştir. Yüzyılımızda 168 ülkenin perişanlığı bu fırsatçılık bu başarılardır. Hak, hukuk, medya ele geçirilir, gerisi işgal edilmişliktir, ölümden ölüm seç şansı dahi tanınmazlıktır gösterilen emek sonuçları. Ölümü de şekillendirirler keyfiyetçiliğince… bunlar hep tekrarlardır. Tarihin tekerrür sayfalarıdır yani… Keyfiyetçi takdiri tek insan yaratıklığının vahşetidir, tıp, gıda, teknoloji molotof kokteyli dehşet tadına sınır koyulmaz… Hitler, güzel bir örnektir, geçmişte. Ama devamıdır olanlar ve dile alınmaz, yüreğe sığmaz, gözün göremeyecek dermansızlığıdır… Tarikat bu biçili kaftandır alet olmaya talimatlı, disiplinli, besili, eğitimli… işini yaptıktan sonra, sinekliğini sinek haliyle ne çabuk tüketilebileceğidir. Onlar şimdilik, yeryüzünde insani vicdanı taşıyan yüreklileri yok etmeye görevli olarak kullanılacaklar. İşsizlikten bu kurtuluşa sinekler bile tükürmez. Sinek bile sinekliğini bilir… Arsızlar ama arsızlığını bilemez. O, bukalemun gösterişinde bir Allah olmuşluğun hazzında, her duruma söylenenleri her saat başı da olsa bu söylenen, diyelim ki evet duyar evet der, hayır duyar hayır der, ezberci değil, dediğim dedik amacımı yılışacağım anlatan ne dersen o'dur deyişin dönüşük hali, tekrarcı da değil…
![Sevinç Kavuk](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/12/10/haddin-vicdani-vicdanin-haddi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!