Bütün bildiklerini doğru sanırlar
Akıl fakirleri akıl fakirleri
Ne doğruyu ne yanlışı tanırlar
Kendini beğenmiş akıl fakirleri
Ne çalışırlar ne gayret ederler
Ömrüm solan güllere benziyor
İmdat Annem yetiş Annem
Gurbette acılar kol geziyor
İmdat Annem yetiş Annem
Keşke senden hiç ayrılmasaydım
Daha dün bebektin Annenin kucağında
Bugün Asker olmuşsun gurbet ocağında
Allah kurusun seni düşmanın tuzağında
Güle güle uğurlar olsun git Askerim
Namus Şerefin üstüne yemin edeceksin
Ne olur dokunmayın halime
Yalnız kalayım kaderimle
Hiç bir teselli mutlu edemez
Ben mutluyum dertlerimle
Ne dost isterim ne teselli
Ben yaşamaya kahretmişim
Bu yalan dünyaya boş vermişim
Kuldan gelen acı vız gelir
Ben hayat sillesini yemişim
Nerde akşam orda sabah ederim
Umutla ışık saçıyorsun
Güneş gibi mehtap gibi
Uzanınca neden kaçıyorsun
Hayal gibi serap gibi
Bence sen sır dolusun
İstemem güneşin doğmasını
İstemem hayalim yıkılmasın
Karanlıklar dostum benim
İstemem rüyalarım bozulmasın
Bu şehirde güneş batınca
Derdim çok diye öyle sızlanma
Elbet her derdin bir dermanı var
Nerde kaldı diye sabırsızlanma
Sabret her şeyin bir zamanı var
Güneş doğarmı gece bitmeyince
Düşündükçe hepten aklım karışıyor
Dünya kalmadı Sultan Süleyman'a
Hala insanlar neden kapışıyor
Bir sevgi bir iman yeter insana
Hor yaklaşma garibe alay ile
Sılamızdan yurdumuzdan olduk
Bu şehir bizi giriftar etti
Ana baba yari unuttuk
Bu şehir bizi unutkan etti
Çalmadık kapı kalmadı
Boynuz kulağı ne kadar geçerse geçsin.
Ama kulağın görevini yapamaz....! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! !