Yol düz idi, hep eğrisine gittik,
Dil söz dedi, hep arkasına geçtik,
El dur dedi, hep kusurları saçtık,
Sana sığındık Ya Rab! Affet bizi.
Zevkine daldık şu yalan dünyanın,
AĞIZLARA TAT GETİRSEM
Öğle güneşinin annacında duran,
Elbette ki; ha k eder maşrafaynan,
Şöyle köpüklü çalkama bir ayran,
Verseler de bir dikmede bitirsem.
Hoyrat kırar gül dalını,
Görmez isen ağla gönül.
Bülbülün hazin halini,
Sormaz isen ağla gönül.
Gören kaçılır yanından,
AĞLA KARANFİLİM AĞLA
Düşün Rus'un ettiğini,
Azerim' katlettiğini,
Kanın niye aktığını,
Ağla karanfilim ağla.
Dünya gözünü yumdukça,
Mazlum zulüme alıştı.
Mazlumun canı yandıkça,
Zalim ezmeye alıştı.
Güçlüye buyur dediler,
ÂMÂ GÖNÜL
Doğru sözde kem bulanın,
Kalb gözü âmâ olanın,
Yanına varmak yerine,
Hep etrafından dolanın.
Baba göçüp gider bir gün,
Oğlu kalır kızı kalır,
Sazı kalır,
Sözü kalır,
Ana göçüp gider bir gün,
Başaltında dizi kalır,
Sessizce bırakıp gittin,
Kasım ayının beşinde.
Varıpta babama yettin,
Öksüzler koyup peşinde.
Köşende otursan bile,
Ey bütün canlara can veren! Ey Yar!
Bir can bir canın canına nasıl kıyar?
"Yetişin" demeye kalmamış mecali,
Kızıl çinin elinden gelmiş eceli.
Bir damla su bile her an hareket halinde,
Bakmışsın yüzüne çarpıp duruyor elinde,
Sıçrayıp en önde akıyor yağmur selinde,
Ben ki; yürümekten aciz, bir garip, kötürüm,
İki hece yol alırım, dizeleyip satırım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!