Sert ve sağlam kabuklu kuraklaşmaların amansız can çekişerek hic bir dokunuşa cevap nitelikli tepki vermeyecek bezgin, üzgün pörsümelerle cümle hayatın can özünden soğulup ölümcül suskunluğa bürünmesi, değersiz bakımsıza terkederek yaşamını kaybetmiş İNSANLIK künyesinin intihar ve imha tutanak bildirimidir. Bundan dolayıdır ki tüm zamanlar adına yaşamın yorgunluk yahut yıkım eğilimi gösteren bozulmalara karşın teminat sağlayıcısı, doğal döngüsünde karakteristik özelliğinin gereği her eskiyen değer birikimlerini aslından olan kök ve kaynaklardan doyurup besleyerek tazelikler ve diri topraklanmalar sağlayıp sunarken; aynı zamanda da devamlılığı sağlayacak olan nesil coğalımlarının aklını, fikrini, sorumluluğunu, bilgisini, özgürlüğünü,becerisini, vicdanını,sevgisini, emeğini, ahlakını, özgüvenini, cesaretini tüm zor ve kolaylıklarıyla tamir yahut tedarik eden bilgeliği devir teslim eder.
"kimin umurunda saat yatsiyi geçmis bile
koyarmis anam manti kazanini sobaya
kerme ile odlayinca baslarmis manti kaynamaya
hoplarmis yumruk gibi mantilar kazan içinde
beklermiş çocuklar hepsi hazır biçimde " 'Soğuk Bir Kış Gününden Sıcak Bir Anı'dan
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta