Sevgi İle Sevgiye Karşı-Etika-164
Aşka gönül ile düşersen yanarsın. Zekâ ile düşersen kavrulursun.
Akıl ile düşersen çıldırırsın. Duygu ile düşersen gülünç olursun.
Aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın, ezilirsin.
Sersem sersem bakınıp durma, bir yol seç.
Devamını Oku
Aşka gönül ile düşersen yanarsın. Zekâ ile düşersen kavrulursun.
Akıl ile düşersen çıldırırsın. Duygu ile düşersen gülünç olursun.
Aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın, ezilirsin.
Sersem sersem bakınıp durma, bir yol seç.
Sakin huzur dolu sessiz bir evde
Temmuz 11, yıl 1962 geldim dünyaya
Yaş henüz 16 içimde sevda sızısı
Dalından koparıldı gül kırmızısı
Körpe bir kuzuydum daha oysa.
Düşmüştü sevda masum düşlerime
Yıllar geçiyor bak ağır ağır
Bir yanım neşe,bir yanım kahır
Ümit selinde geçti günlerim
Dumanlı başım yanık sevdalarım
Ateşim,suyum,gülümdü benim...
Canımın yongasıydı yavrularım..
Artık suskunluğun eşiğindeyim
Bir damla mutluluğun peşindeyi ...
Dilovası şiirini bu mesajın cevabı olarak göndermeyi denermisin? selamlar Hacer Sultan.
*** GEZİ NOTU //*** Kastamonu Şiir Dinletisi ***
Kastamonulu şair arkadaşımız Hacer ALİOĞLU’ndan 17-18 Ocak 2009 tarihlerinde Kastamonu’da “İstiklal Savaşında Türk Kadını” konulu bir şiir etkinliği planladıklarından bahisle bu etkinliğe davet edildiğime ilişkin bir mesaj aldım. Önce görev yaptığım yer ile aradaki mesafe ile birlikte malum kış mevsimindeki olumsuz hava koşullarını da düşünmekle birlikte, cevabım tereddütsüz “Evet, geliyorum” oldu. Halen görev yaptığım il olan Amasya gibi Kastamonu da Türk tarihinde büyük öneme haiz, çok önemli misyonları üstlenmiş bir tarih ve kültür şehridir. Hem daha önce görmediğim bu önemli şehrimizi görmek hem de şiir ve sanat dostlarıyla stresten uzak güzel bir hafta sonu geçirmek güzel olacaktı. Ve beklen gün geldi; özel aracımızla şoförümü de alarak sabahın erken saatlerinde yola koyulduk.
Amasya’dan İstanbul istikametine daha önce birkaç kez seyahat etmiş olmakla birlikte, Tosya’nın içinden geçme dışında daha önce o yöreyi görmemiştim.Tosya’ya varınca sağa dönüş yaptık ve giderek yükselen dağ şeridinden Kastamonu’ya doğru hareket ettik.Özellikle Tosya-Kastamonu arasındaki güzergah boyunca tabiat beyazlar içindeydi. Beyaz örtüsüne bürülü vadi boyunca ilerleyerek öğle saatlerinde Kastamonu’ya vardık.Davetli şair ve ozan dostları Migros tesislerinde sofrada bulduk.Hacer ALİOĞLU ve Ahmet İDRİSOĞLU bizi içtenlikle karşıladılar.Diğer katılımcı dostlarla da merhabalaşıp kucaklaşarak biz de sofraya dahil olduk.Öğle yemeği, çay ve kısa bir dinlenmenin ardından şiir dinletisinin yapılacağı yere geçtik.
Etkinliğin şiir dinletisi bölümünün yapıldığı Kastamonu Meslek Yüksek Okuluna vardığımızda beni bir sürpriz bekliyordu. Geçmiş yıllarda aynı ilçede milli eğitim teşkilatında yönetici olarak görev yaptığımız ve iki yıl süreyle aynı odayı paylaştığımız değerli meslektaşım şair dostum Kastamonu İl Milli Eğitim Şube Müdürü Ahmet UĞUR’u kapıda bekler buldum. Ahmet hocamla uzun zamandır görüşmemiştik, birbirimize sarıldık hasret giderdik ve birlikte salona girdik.Salonu şiirseverler, öğretim görevlileri ve öğrencilerden oluşan seçkin bir izleyici grubu doldurmuştu.Davetli şair ve ozanlarla birlikte İl Valisi, Üniversite Rektörü, Belediye Başkanı ve protokole dahil bürokratlar da salondaki yerlerini aldılar.Hacer ALİOĞLU’nun günün anlamına ilişkin anlamlı şiirini seslendirmesi ve teşekkür konuşmasıyla program başladı.Ardından Ahmet İDRİSOĞLU programa ilişkin kısa bir konuşma yaptı, katılımcılara teşekkür etti.Protokol konuşmalarının ardından şiir dinletisi bölümüne geçildi.Katılımcı şair ve ozanlar birbirinden güzel eserleri seslendirdiler.Adımın anons edilmesiyle birlikte ben de kürsüye çıktım, kısa bir teşekkür konuşmasının ardından “Nehir Kıyısı Düşleri – II” adlı şiirimi seslendirdim.
*** Nehir Kıyısı Düşleri - II ***
I.
Sesini duydum sanki gönülden bir sırdaşın,
Uzandım kıyısına beni çağırdı nehir.
Yüreğimde üşürken beyaz elleri kışın,
Billur bir hayal gibi uzakta kaldı şehir.
Vurgun yemiş aşıklar gibi perişan sefil
Bir yıldız kayıverdi gözlerimin ucundan.
Gamlı bir rüzgar esti uzaktan efil efil,
Bir çığ düştü usulca dağların sorgucundan.
Nihavent bir şarkının kapıldım ezgisine,
Azadelere mahsus düşler içre yürüdüm.
Kulak verdim uzaktan bir çobanın sesine,
Dedim ki, ben eskiden çobanlar gibi hürdüm.
II.
O nehrin kıyısına bir zaman yeşil dallar,
Yıldızlarla beraber beni davet ederdi.
İplik iplik kıvrılan uzayıp giden yollar,
Atılıver koynuma hadi gidelim derdi.
Bugün derin sükuta dalmış uyuyan gece,
Uhrevi bir hüzünle ruhuma elem verdi.
Nehir durgun akarken bana doğru gizlice,
Beyaz püsküllü dallar titreyerek ürperdi.
Şairin gözlerinden bir damla düştü suya,
Hale hale esnedi nehir duygulu ürkek.
Kainat kaygısızca dalmış tatlı uykuya,
Anladım ki bu hayat böyle sürüp gidecek.
(Taşova, 11.02.2007)
Ali Rıza Atasoy
Programın şiir dinletisi bölümü belirlenen süre içerisinde akşam saatlerinde sona erdi. Birlikte akşam yemeği için tahsis edilen salona geçtik.Burada Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Bahri GÖKÇEBAY hocam ve saygıdeğer eşleri bizleri karşıladılar. Şiir ve sanat dostlarıyla yine mükellef bir akşam yemeği sofrasında buluştuk.Yemek esnasında katılımcı ozanlar sazlarıyla birbirinden güzel eserleri seslendirdiler, ozanların sazları eşliğinde yine şiirler okuduk, muhabbet ettik.Bendeniz de etkinliğin bu bölümünde “Kadınlar Bilirim” adlı şiirimi okudum.
*** Kadınlar Bilirim ***
kadınlar bilirim ufukta umuttular
ve mevsimler gibiydiler
onlarda sezerdim baharın gelişini
rüzgarın esişini
bilmem gözlerinin derinliklerinde
beni kaç kez unuttular
kadınlar bilirim belki efsaneydiler
ve gizem dolu evrende
kimi akan nehirdi kimi bir parça güneş
kimi müşfik bir anne
yada vefalı bir eş
gibi bir ömür içimdeydiler
kadınlar bilirim gerçektiler hayaldiler
ve yıldızsız siyah gecelerde
uzakta inleyen neydiler
ışıkta pervaneydiler
şimdi yok onlardan bir iz bir seda
belki hepsi muhtemel ve muhayyeldiler
(Taşova, 08.03.2007)
Ali Rıza Atasoy
Buradaki şiir, sanat ve dostluk adına paylaşımlarımız akşamın ilerleyen saatlerine kadar sürdü. Yemek programı sonunda rektör bey bir konuşma yaparak şair ve ozanların programa katılımlarından duydukları memnuniyeti dile getirdi. Saygıdeğer eşleriyle birlikte hepimizle teker teker el sıkışarak teşekkür ettiler.Akşam yemeğinden sonra yine Hacer ALİOĞLU ve Ahmet İDRİSOĞLU refakatinde Serenler Konağı’na geçtik.Serenler Konağı’nın lobisi nostaljik dekoruyla tam da şair ve sanatkarlara göre dizayn edilmiş bir mekan.Burada işletme sahibi Mustafa bey ve personeli bizleri gayet mütesebbim bir yüzle karşıladılar.Burada da yine ozan dostlar sazlarıyla güzel eserler seslendirdiler, sazlar eşliğinde şiirler okuduk.Şiir ve sanat adına paylaşımlarımız ve buradaki muhabbetimiz gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürdü.Bir ara saate baktım gece 02.30 olmuş, zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım.Gecenin yarısından sonra bize tahsis edilen otellerdeki odalarımıza geçtik, dolu dolu ve keyifle geçirdiğimiz güzel bir günün ardından rahat bir uykuya daldık.
Sabah kahvaltısının ardından yine Hacer ALİOĞLU ve Ahmet İDRİSOĞLU bizleri kaldığımız otellerden aldılar. Kısa bir şehir turu yaparak kentin önemli tarihi ve turistik öneme haiz yerlerini gezdirdiler. Bu kısa şehir turunun ardından yine katılımcı şair ve ozan dostlarla Serenler Konağında tekrar bir araya geldik. Buradaki çay ikramı ve kısa muhabbetimizin ardından ayrılık vakti gelip çattı, hep birlikte veda etmek üzere çıktık ve birbirimizle vedalaştık. Geride hafızalarda silinmez iz bırakan unutulmaz anılar bırakarak Kastamonu’dan ayrıldık. Beyaz örtüsüne bürünmüş vadi ve yamaçlardan geçerek evimize dönerken içimizi buruk bir hüzün kapladı. Daha önce de özellikle kendi düzenlediğimiz etkinliklerde benimle birlikte olan şoförüm Naci bir ara “Hocam bir şey sorabilir miyim? ” dedi. Aslında ne demek istediğini kestirmiştim sanki “Buyur, tabi” dedim. Hocam, dedi “sizinle daha önce de bazı programlar vesilesiyle gezip dolaşmak ve bu tür etkinliklere katılmak nasip oldu. Gerek siz gerekse diğer katılımcı şairler ülkemizin en ücra köşelerinden bütün olumsuz şartlara rağmen, bir sürü maddi manevi külfete katlanarak geliyorlar. Bunun bir getirisi var mı, bu nasıl bir duygudur? ” şeklinde bir şeyler söyledi. Naci, dedim “Uzun izaha gerek yok, bunu şimdi sana nasıl anlatabilirim. Şiir ve sanat sevgisi, sevginin de ötesinde bir tutkudur. Öyle bir tutku ki, bunu hiçbir maddi kıymetle açıklama sansına sahip değiliz. Tamamen şiir, sanat ve dostluk adına yaşanan güzelliklerdir bunlar” gibi bir takım açıklamalarda bulundum. Naci; evet hocam dedi “Sizlerin bu güzel dostluğuna ve şiir ve sanat adına yaşadığınız paylaştığınız bu güzelliklere hayran olmamak elde değil” şeklinde içten duygularını dile getirdi.Güzel ve güneşli bir havada geçen yolculuğumuzun ardından Allah’a şükür olsun sağ salim evimize döndük.
Türk tarihinde önemli misyonlar üstlenmiş bir tarih ve kültür şehri olan Kastamonu’da dostlarımızın tertip ettiği bu güzel etkinlikten gayet memnun olarak ayrıldık. Özellikle tertip komitesindeki arkadaşlarımız. Hacer ALİOĞLU ve Ahmet İDRİSOĞLU’nun içten ve özverili gayretleri göz doldurdu.Davetli konuklarla ve etkinliğin her aşamasıyla bizzat yakından ilgilendiler. Bu yakın alakalarından dolayı kendilerine tekrar tekrar teşekkürlerimi bildiriyorum. Ayrıca Kastamonu’da Valisinden rektörüne, üst düzey bürokratından vatandaşına, öğretim görevlisinden öğrencisine, şairinden sanatçısına kadar herkesin şiirin ve şairin yanında olduklarını gördük.Böylesine anlamlı bir etkinliğin düzenlenmesine destek verenlere ve her aşamasında katkı sunan herkese teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.20/01/2009
Ali Rıza ATASOY
Şair – Yazar
Taşova İlçe Milli Eğitim Müdürü
Tarihe şan verenlerden Şerife Bacı'nın hemşehrisi.
Türklük sevdalısı...
Eşi bulunmaz bir anne...
Sıkı bir arkadaş...
Vefalı bir dost.
Selam o dostun yüreğine.
Hacer Alioğlu tanıdığım gül yürekli insanlardan biridir kendisini şahsende tanıdığım ve bir kardeş gözüyle gördüğüm değerli Şairemizi her ne kadar anlatmaktan uzakda olsa bir akrostişle anlatmaya çalıştım kendisine ömür boyu huzur dolu günler diliyorum
Yüreğin dertlerden ari olsun Yakuti muhabbette daim ol
Revâsi gönüllü (akrostiş)
Hoş sohbettir handân asil kardeşim
Allahtan bir derde dûçâr olmasın
Cemâli mâh'lara bedel sırdaşım
Ezelden ebed'e yüzü solmasın
Revâsi gönüllü seyyah-ı alem
Âlî-cenâb gül-pûş yâkût-i kalem
Lisân-ı latiftir Vatan-ı nâle'm
İstemem bahtına hüzün dolmasın
Olmazsa olmuyor dostluğu kâr'ım
Ğufrana meyyaldir hataysa yarı'm
Lütûf Makberîye sitemi zârım
Uhuvvet yolunda mahzun kalmasın
Makberî - Ahmet Akkoyun
Handân = güler yüzlü
Mâh = Ay
Revâsi = yüce dağ
Âlî-cenâb = mütevazi
Gül-pûş = gül örtülü
Vatan-ı nâle = Vatan için inleyen
Ğufrana meyyal = affa taraftar
Uhuvvet = din,fikir kardeşliği
Bacıma hatıram kalsın burda..
Okudum sizleri yaşlıyım şimdi!
Gurbetin elinden taşlıyım şimdi
Eşimden dostumdan boşluyum şimdi
Çifte selam saldım alasın bacımmmm.....
Muzaffer parlak ki dostların hası
Kalbinde taşımaz kin nefret pası
Haykırmış Hacere yürekten sesi
Sevgiyle saygıyla dolasın bacımmm...
Şerafettin size böyle söyledi
Gurbetten sılaya gönül eyledi
Dostlarına bir bir, el eleyledi
Bırak gönül telleri melesin bacımmmm....
cümlenize saygılarımı iletir hasretle kucaklarım,,,hürmetle ellerinizdn öperim kardeşlerim..
depreştirdiniz usak beni gurbette etmeyin yav,,,
Her hücresine zerkedilen güçlü değerle ayakta kalmaya yeminli güzel insan sevgili Hacer hanım,Hakk yolunda attığınız her adım 1001 kadem daha yaklaştırsın sizi vuslata.yüreğinize yıldızxlar serpisin ve çaksın didelerimizde satırlarınız.
Tebrikler,dua ve muhabbetle
Sonsuz sevgiler Hacer Hanım,aydınlık yüreğinize :)))