Nerde o eski günler
Letafetler Mihriban
Nerde serde hüzünler
Muhabbetler Mihriban...
Nerde o tebessümler?
Yüreğimin yağını eriten kaygılarım
İçinde hep namahrem dolaşan duygularım
Ah bir kandırsam sizi, sizi ah bir kandırsam
Yar yüzünden çeşmimden kaçışan uykularım...
Güzellere keleş, çirkinlere kel
Yüzü benli benliye çil derler bizde
Bedavaya beleş, tepelere bel
Oyacı şişine mil derler bizde...
Sorma dalgınlığımı, efkarımı sorma hiç
Boş ver durgunluğumu çay getir Sebastian
Sorma sol yanımdaki şu ağrımı sorma hiç
Boş ver vurgunluğumu çay getir Sebastian...
Gözümün gördüğü şey bir hayal oldu birden
Ben hiç böyle değildim, bu bana noldu birden
Gözlerimden yaş geldi, gözlerim doldu birden
Dediler esmerleştin yüzlerin soldu birden...
Izdıraplı gecemin serseri karanlığında
Hayallerimdeki güzelle sarmaş dolaşım
Sabah olmuş, penceremde güneşin parıltıları
Kahretsin yine rüya görmüşüm; of başım...
Bugün, yarın ve bir de yarından sonraki gün
Tembele her gün uzak, tembel her günden sürgün...
Uzamıştı saçlarım sağdan, soldan ve önden
Geçiyordum bir berber dükkanının önünden
Camdan gördüm içerde boş oturan berberi
Dedim kendi kendime tam zamanı ve yeri
Ben olayım her yanın; kaşın, gözün, saçların
Sol yanak üstündeki o karan ben olayım
Ben olayım duaya açılan avuçların
Seni Hakk’tan yalvarıp yakaran ben olayım…
Müjdeli haberlerin, zil çalan eteklerin
Sorun hep aynıysa laflar aynıysa
Laflarla birlikte gaflar aynıysa
Gaflara alışan saflar aynıysa
Devir, düzen, kasnak döner avare…
Yollar hep aynıysa, yolcu aynıysa
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!