Düşünce! ..
Hayata anlam kazandıran en önemli insani vasıf.
Her akıl ve mantık sahibi tarafından düşünülmesi gereken,
hayatın sonucu, yaşamın anlamı ve amacı gibi hayati alanlardan uzaklaştırılıp,
birileri veya bazı odaklar tarafından,
sadece yaşanılan doğal pratiklere indirgenerek kasıtlı bir şekilde katlediliyor.
Düşünceler yaşamın neden ve nasılı üzerinde değil,
basit ve basitleştirici doğal fonksiyonları üzerinde yoğunlaştırılıyor.
Oysaki onlar,
özel olarak düşünülmese de
zaten öteden beri yaşamın pratiği içinde
içgüdüsel refleksler halinde yaşanarak varlıklarını sürdürüyorlar.
Önemli olan yaşamın devamı adına,
beslenme, barınma ve üreme gibi hayatın içinde yaşanan doğal fonksiyonlar değil;
Hayatın, varlık nedeni olan,
YAŞAMI YAŞANMAYA DEĞER KILAN,
anlam, amaç, sebep ve sonucunu düşünmek,
İnsanlık için hayatı zorluklarına rağmen,
sadece ölmek için yaşanan bir dayatma olmaktan çıkaran
hayati öneme sahip değil mi?
Ki! ..
İnsanlar içinde,
varlık nedeni gibi gerçek düşünceye odaklı
düşünen ve yaşayan kimseler yok diyemesekte;
maalesef yok denecek bir azınlık konumuna mahkûm edilmiş olup;
Emperyalist güçlerin dünya imparatorluğu ütopyasını tehdit unsuru görüldüklerinden dolayı, gerçekleri düşünenler ve düşünmeye davet edenler,
CÜZZAMLI ilan edilip tecrit ediliyor,
horlanıp hakir görülüyor ve suçlu ilan edilip yaşamları süresince takibe alınıyorlar.
İnsanlar günü birlik düşünceden değil,
hayatın sebep ve sonucunu, anlam ve amacını düşünmekten uzaklaştırılarak,
gerçek manada insan olma özelliklerini kaybettirilip,
sadece tüketim aracı bir makine haline getirilmek mi isteniyor?
Her şeyi kuvvet ve servetten ibaret zan eden zihniyetin
ekonomi çarkını döndürmek, hâkimiyetini devam ettirmek için insana ihanet edilip, insanlık feda ediliyor.
Maalesef insanım diyen,
İNSANA BENZER, amma insanlığını kaybetmiş,
insanlık düşmanı GORİL iştahlı mahlûklar tarafından.
Kayıt Tarihi : 21.9.2011 23:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Demekki hayatımızı iman ile
hayatlandırmalıyırz.
Halbuki, hakiki lezzet ve muhabbet
ve kemâl ve fazîlet odur ki, gayrın
tasavvuruna binâ edilmesin, zâtında
bulunsun ve bizzat bir hakikat-i mukarrere
olsun. Lezzet-i vücud ve lezzet-i hayat
ve lezzet-i muhabbet ve lezzet-i mârifet
ve lezzet-i imân ve lezzet-i bekà
ve lezzet-i rahmet ve lezzet-i şefkat
ve hüsn-ü nur ve hüsn-ü basar
ve hüsn-ü kelâm ve hüsn-ü kerem
ve hüsn-ü sîret ve hüsn-ü sûret
ve kemâl-i zât ve kemâl-i sıfât
ve kemâl-i ef’âl gibi bizzat meziyetler,
gayr olsun olmasın, şu meziyetler tebeddül etmez.
DENİLMİŞTİR.
Selamlarımı sunarım.
Bedri Tahir Adaklı
TÜM YORUMLAR (1)