Bazen o kadar canımız yanar, sıkılır, kendimizi yalnız hissederiz ki; koskoca bir boşlukta gibiyizdir. Hayat çekilmez olur işte o zaman.
Oysa yaşam bizim dışımızda hala devam etmektedir. Kimi için henüz bir başlangıçtır, kimi için bir sondur, bazıları ise bütün bunların dışında vurdumduymaz, yoluna devam etmektir. Ama hiç kimse diğerinin ne yaşadığını bilmez.
Ama bazı dostluklar vardır, size elini uzatır. Bir doğa parçası, bir şarkı, bir anı ya da gerçek bir dost. Sizi çekip çıkarır, olduğunuz yerden. Aslında yaptığı sizin ruhunuza ışık tutmaktır. Gerisi size kalmıştır. Ya tamamen sıyrılırsınız, ya da arada bir dönersiniz. Aynı şarkıyı dinler gibi.
Bir hikâyedir, okyanusta iki dalga karşılaşır, biri yorgun ve isteksiz ilerlemektedir, diğeri büyük bir iştahla yol almaktadır kıyıya varmak için. Mutsuzluğun ağırlığından nerdeyse kımıldamayan arkadaşına rastlayınca sorar, hayırdır bu ne yavaşlık böyle? Diğeri der, aman acelem yok. Bak gidenlere, kıyıya çarpıp, çarpıp param parça oluyorlar. Diğeri der, iyi ya işte ait oldukları yere dönüyorlar. Biz okyanusun bir parçası değil miyiz? Hadi biraz gayret, geç kalmayalım.
Bizde hayatın bir parçası değil miyiz? Ondan nasıl koparız? Nasıl onu yaşamadan, acısını, tadını almadan mutlu oluruz.
7.12 2009 İST
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız