Güzel Kentim İstanbul

İbrahim Necati Günay
MİLLETVEKİLİ ADAYI BAĞIMSIZ İSTANBUL 1 BÖLGE 2011
193

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Güzel Kentim İstanbul

Bir sonbahar akşamı,dışarıda yağmur,
Sevdan kor olmuş gönlüme vurur,
Gönlüm uzak diyarlarda savrulur,durur
İsterdim bende bir sevgili, arada bul,
Duy,dinle beni güzel kentim İstanbul.

Bir rüzgar eser,gönlüm derbeder,
Sana olan tutkum bir ömre bedel,
Senden ayrılmak ölümden beter,
Tüm güzelliklerin beni içine çeker,
Duy,dinle beni güzel kentim İstanbul.

Bir ilkbahar akşamı içim pür neşe,
Bahçelerde kokar lale ile menekşe,
Herkes dolaşır bir köşende el ele,
Mutluluk buradadır zengin ile fakire,
Duy,dinle beni güzel kentim İstanbul...

Kubilay Günay -Dr.İbrahim Necati Günay

İbrahim Necati Günay
Kayıt Tarihi : 10.4.2005 22:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Doçdrleyla Mansur
    Doçdrleyla Mansur

    Sizi ve şiirlerinizi bu güne kadar okumadığım için
    sizden özür dilerim.İstanbul bü şiirde şaha kalkmış.
    Başarı şiirinizde,şiirinizde başarılarda sizinle olsun.
    Tebrik'ler...
    Doç.Dr.Leyla Mansur.

    Cevap Yaz
  • Mustafa Yanikses
    Mustafa Yanikses

    Sayın Günay'lar İstanbul aşkınız hiç bitmesin.
    Çok güzel kaleme alınmış, İstanbul şiirleriniz var.
    Başarılar diler,saygılarımı sunarım.

    Cevap Yaz
  • Bilikirt Tikirit
    Bilikirt Tikirit

    Sayın Günay,
    hem görsellik itibari ile,hem yapı ve içerik ile hem de konusuyla harika bir eser yazmışsınız...

    Bu şiiriniz yarışmada harcandı.Çok iyi bir kaynaktan aldığımız istihbarat bu yönde idi,hatta çıkacak olan kitapta da engellendi.

    Saygılarımla.....

    Cevap Yaz
  • Profdrömer Dinçer
    Profdrömer Dinçer

    Kadim dostum,senin İstanbul sevgini satırlar anlatabilirmi,mümkünmü..Usta kalemin hep yazsın.Bir gün hak ettiğin yerde olacak bayrağı dalgalandıracaksın.Başarı hep seninle olsun,
    saygılarımı sunarım.
    Prof.Dr.Ömer Dinçer

    Cevap Yaz
  • Akal Günay
    Akal Günay

    Fatihin Fethettiği , Şairin Keşfettiği

    Canım İSTANBUL

    Çıkıp geliyor hayalin beni saran geceden.
    Denize karıştırıyor inatçı yakınışını ırmak.

    Terk edilmiş, gün batımındaki rıhtımlar gibi.
    İstanbul ,ayrılık saati bu

    Yağıyor yüreğime soğuk taç yaprakları.
    Ey yıkıntı uçurumu, vahşi mağarası kaza geçirenlerin.

    Sende toplanır savaşlar ve uçuşlar.
    Yükselir senden şarkı kuşlarının kanatları.

    Bir uzaklık gibi yuttun her şeyi.
    Deniz gibi, zaman gibi sende battı her şey!

    Saldırı ve öpüşün mutlu saatiydi o.
    Deniz feneri gibi parıldayan o esrime saati.

    Uçuş korkusu, kör dalgıç öfkesi,
    çalkantılı esrikliği aşkın, sende battı her şey!

    Kanatlandı, yaralandı ruhum pusun çocukluğunda.
    Kayıp keşif, sende battı her şey!

    Sarıp sarmaladın acıyı, tutunuyorsun arzuya,
    kendinden geçmişsin üzüntüyle, sende battı her şey!

    İttim gölge duvarını geriye,
    arzu ve eylemin ötesine, yürüdüm gittim.

    Ah, ten, benim tenim, sevip yitirdiğim kadın,
    seni çağırıyorum yaslı saatte, sana adıyorum şarkımı.

    İçine aldın sonsuz sevecenliği bir fanus gibi
    ve tuz buz etti seni sonsuz unutuluş.

    Oradaydı adaların kara yalnızlığı,
    orada sevda kadını, sardı kolların beni.

    Susuzluk ve açlık vardı, meyveydin sen.
    Acı ve yıkıntı vardı, mucizeydin sen.

    Ah İstanbul, bilmem nasıl erittin beni
    ruhumun toprağında, kollarının arasında!

    Ne korkunç ve ne kısa oldu sana olan tutkum!
    Ne zorlu ve ne esrik, ne gergin ve ne aç.

    Öpücükler mezarlığı, sönmedi hâlâ yangını mezarlarının
    yanar hâlâ kuşların gagaladığı verimli dalların.

    Ey ısırılmış ağız, ey öpülmüş organlar,
    ey aç dişler, ey sarmalanan bedenler.

    Ey umut ve çabanın çılgın bağlanışı,
    içinde kaynaşıp umutsuzlandığımız.

    Ve sevecenlik, su ve toz kadar hafif,
    başlar sözcük belli belirsiz dudaklar arasında.

    Yazgımdı bu içinde geçti özlem yolculuğum
    ve orada yıkıldı özlemim, sende battı her şey!

    Ey yıkıntı uçurumu, içine düştü her şey,
    çekmediğin hangi üzüntü kaldı, hangi dalgalar kaldı
    seni yutmayan.

    Yine de seslendin, şarkı söyledin dalgalardan dalgalara.
    Dikilip bir gemici gibi pruvasında geminin.

    Çiçek açarsın şarkılarla hâlâ, hâlâ kırılırsın akıntılarda.
    Ey yıkıntı uçurumu, açık ve acı kuyu.

    Solgun kör dalgıç, derinliklerin bahtsızı,
    kayıp kaşif, sende battı her şey!

    İstanbul, ayrılık saati bu, hoyrat, bu gibi saat.
    Gecenin tüm zaman çizelgelerine işaretlendiği an.

    Sarar kıyıyı hışırdayan kuşağı denizin.
    Yükselir soğuk yıldızlar, göç eder kara kuşlar.

    Terk edilmiş, günbatımındaki rıhtımlar gibi.
    Titrek bir gölge kaldı ellerimde oynaşan.

    Ah, her şeyden uzak. Her şeyden uzak.

    İstanbul, ayrılık saati bu.

    Canım Arkadaşım Anlayana.........

    Şairlerin sultanına.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (16)

İbrahim Necati Günay