Duyan da sanır ki..
Yağmura yakalanınca ben,
Nasıl mı yani, konuşa konuşa böyle
Buluttan düşen dökülen damlalarla evin yolunu
Şehrin ilini
Kaldırımların yükünü
Dünyanın dibini tavanını kollayıp kovalayan ve insanlığın aklı fikrini
Sakin mi sakin..
Nasıl olsun ki başka
Öfkeyle kalkanın zararla oturduğuna mahkum ve malum iken atıkları çok çöp tenekesi niyetine hayat
Ve insan çöplüğüne dönmüşken mesken mekan zuhur ve zaman
Kanatlarının gücü düşlediği heves ve hayallere yetmediği halde
Ayrıcalıklı imtiyazlı üstenci kibirliliğin kendini gözden çıkarmış
Saygıdan sevgiden aşktan onurdan ilgiyi alakayı umudu ve itibarı çoktan beri kesmiş
Kendinden ilgiyi alakayı çareyi mutu umudu mümkünü kesmişliğiyle hele ki..
Kibrite dönmüştür belki
Dokununca tenine yanası gelen
Güvensizliğin geçimsiz mutsuzluğa son nefesine kadar ecel alfabesi okutup öğrettiği
Çünkü ölüm dahil ,
Ömrü vadesi
İnsanlık kalıbı
Varlık sebebi kadardır bütün yaşam boşluklarını dolduranların emeği zahmeti çilesi feryadı figanı
Bugün varsın yarın yok hesabıyla verimli hayat topraklarında konar göçerliğin
Belki toz eler belki çamur kararsın asma çubuklarından ocakların yandığı yerden
Tükendiğin ışıklarda boğulursun seni dinleyen yalnızlığın kıvrımlarında dolanıp dönerken
Yürüyüp gittikçe sürükleyen uzakları kendi namına saplanıp kalarak
Bir gidersin, bir de gelir misin gelmez mi müneccimler nerden nasıl ne bilsin…
Yürüyüp gittikçe perdeler iner
Gölgeler oynar
Çıra söner, boğum boğum
Simsiyah bakarken gecenin gözleri
Ekim /23
Kayıt Tarihi : 23.10.2023 14:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!