Usul usul yağmur çiseliyor
Ben üşüyordum gidişinde...
Yanaklarımdan aşağı iki damla..
Akşam ayazı bir başka vuruyordu.!
Ben üşüyordum gidişinde...
Saat çalardı ya hani...
Hani bir kuzu melerdi annesine...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
'İlk gittinde anlamadım pek...
Aylak aylak dolaştım,
Sıcak bir yara gibiydin içimde... '
Sıcak yara,açık yara,öldürmeyen aşkın bizi yine yeniden diriltişinin sembolu olcak yara!!!!!!!!!!
'Daha dün gibisin gözlerimde..
Geçmişte kalan bir gözlerin.... '
Sadece gözler kalmış itirafına benden ek:duygular yerli yerinde seyirtiyor olmasaydı o yaralanmış ta olsa sevmeye kaldığı yerden devam eden kalbi,bu şiir yazılmazdı ve adına da sevdalı denmezdi şairim:)))Hayline gelmiyor demek,o korku ve terkedilmişliğin bir başkaldırısı olabilir mi:)))))
'Düşün güz gibiydi...
Bir düş gibiydi gidişin...
Terkedeşin bir kış
Kışın bir bahar gibiydi gözlerin...'
Allahım,demek ki kocaman bedenin sırtlayamayacağı sevdayı,minicik gözler hakkıyla yüklenebiliyor tüm faniliğine inat,en gerçeğinden.)))
Türkü söyleyen bulutlar,ağıtlar yakar olmuş kına yerine avuçlara ya,parmak uçlarından kan damlarken bir katrede boğulmuş hıçkırıklar/hıççıkıklar:))))
BIKMIŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞ mı??????????????
Kaybetmem kendimi...
Ben Vurulduğumda da kaybetmemiştim kendimi...
Güz gibiydi gidişin....
Hatırlıyorum...!
Daha kaybetmemiştim kendimi..
Şimdi kış...
Hafifçe örtüyor üzerini beyazlık...
Bembeyazlar karalamış işte masum satırları.Yırtık pırtık kollarına sağaltılmış koca yalnızlıklar yamanmış.Toprağa nişanlamış ölümü hazanla evli bir kuru yaprak.Ölüm,silmiş ayak izlerini gecenin kulağından,yazmış geceye GÜZSÜ adını,terkedeninnnnnnnnnnnnnnnn....
Bitmemiş bir hikaye.Bekleyiş ve yalvarının yalvarana yanıtı da yok henüz.Tükenmeyenin,tüketilmiş özlemlere yeniden hayat üfleyişi ,sıralanmış her bir harf ve adı üstünde üç harf beş noktanın (ARAPÇADIR;TÜRKÇESİ AŞK:)))ummanlarca denizler doldurur boşaltır:))))
Yüreğin dert görmesin sevgili şairim:)))Doydum satırlarında:))))))
Komacan komacan sevgilerrrrrrrr,meo
Hani aşklar vardır
üşütürken ,terletir....
hani, kış gününde yanar
ağustosta donarsın....
işte şiirinizde öyle...
acıyla tatlıyı bir arada yaşatıyor...
sevgiyle kalın
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta