Güya,
Düşümde ben varmışım.
Ama inanmamışım.
Bir SEN beslemiş büyütmüşüm.
Beni yok'layıp, hep SENi yoklamışım.
Güya,
'Ben' kendileşirken,
ben'den rafine oluyormuş.
Geriye tortusu kalıyormuş,
İçimin totusundan
SENi yontuyormuşum.
Güya,
Erasmus'un diline öykünerek,
Filibeli Ahmet Hilmi oluveriyormuşum.
Susbaz bir yürekte,
dilbaz bir kâtibin ipini çekiyormuşum.
Düşümde.
Güya,
Tedbil-i lisan ile mânâ madeninde,
damar cevherde,
eş anlamlı tözüne "nokta" atışlarının
karavana olmasına
yılgınlıklar tüketiyormuşum.
Güya,
Bir ressamın rengârenk
paletini araklayıp,
sonbahar renklerinden
ebem kuşağı çizmeye yelteniyormuşum....
Güya,
Uyanmama ramak kalmışken,
uzun bakışlı
-ufuk bakışlı-
bir yüreğin,
düşümde kalması için adaklar adıyormuşum...
Güya,
Akıllıymışım düşümde,
Aklın düşmanı kesilmişim,
Gönlün diline sığınmışım...
Delirmişim..
Tek boyutlu
Nokta yok...
İki boyutlu
düzlem yok...
ben yok.
....yok dahi yok...
Bir "SEN" var, benden içeri demişim,
"Bir ben var, benden içeri." diyen Yunus'a,
bencileyin küsmüşüm.
Lal dilim,
Lafazan yüreğim,
Efkârı esrarında,
mânâsı dahi ermiş düş'ün...
şah'SEN;
Sordum,
Mânân nedir,
Ey yaşamak denen tabirsiz rüyâ?
- 'SEN', dedi...
Cevap aldım..
Güya!...
Taş İskeleKayıt Tarihi : 23.7.2022 21:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!