Yola koyulmus günü gün biraz daha agir adimlarla
Eskisinden solan sararan otlar ve cicekler gibi oldugu yerden öteye tanrılar
Nasil ki nar bahcelerinin yapraklari ilkbahar içindir günbatimi kizilcik
Acligin susuzlugun yakip kavurdugu topraklara yağmur olup düsercesine
Diyardan diyara yolculugu bitmeyen göcebeydi insan
Heryer geceyi kulesiz fenerde bakip seyreden dolunay nöbetiyle
Oynasan yıldızları saymakla bir basina yalnizligini avunan
Firtinalar burcu gel gitlerdeydi kiyiya dalga vuran denizler
Bir bestesiz calgida kimsesiz cigliklari akordulu koy ve kuytular
Yetisemedigi yarimlarda kalmis saatleri bosalip dolarcasina
Yolun sonu daima yilgin yalniz köprülere varip tükeniyordu
Acelece kardelenleriyle daglar tepeler
Omzuna buz yagısları birikip konan dolapsiz duvarsiz pardüselermis
Esikteki sürgün kapiya ve ters sokağa bakanlığı
Zamana yenik saksidaki sarmasiklarin
Kendinden gecip gecmeden evvel
Diyar bir diyar yorgununu yikacak köse bucaklar imis
Eve giderken hic bir yere varamayan dünya yurdunda
Öyle sual ettin ki simdi sen bana dam neresi
Barikat neresi sinir ötesi neresi duvar ne tarafa
Cilde calkanmis suyun sabun köpükleri degildi ne ince ne yarin
Kayisini koparmis motordaki sürücü asvalta yakin
Insan sehrinin isiklari söndügü pusulasiz izlerde ancak
Kuslarin güvercin oldugu
Konar göcerlige varmis olacaktir
Mayıs / 20.
Kayıt Tarihi : 7.6.2020 17:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!