Ekinler biçilirken toprakta bastığım adımlarda korkuyordum seni incitmeye , nefesimi tutarken gecenin ayazında yüreğinde demleniyordu hayallerim, tutsak bir esir gibi mahzenin ışığında parmaklarım dokunuyordu geçmişe , bazen bir kuşun tüyü gibi uçuyordum gökyüzüne bazende apansız bir yara gibi yüreğinde kalıyordum çaresizce. İçim bir başka bugün ruhumda sızı sanki depremler oluyor, mesafeler ardı ardına atılmış kördüğüm misali hangisine uzansa avuçlarım nasır izlerini yüreğimde yaşıyor. Sorma olurmu bana yüreğimi sorma çünkü sensizliğe ve sessizliğe alışamıyorum. Ne olur beni anla öyle sayfalar dolusu mektuplarım yok , aciz bir yüreğim var halde öte halden ziyade oda sana takıldı kaldı gitmek bilmez bilesin.
Yüreğim yaşıyorsa eğer bil ki aldığı her nefesi sende saklı ve ben seni delice seviyorsam eğer emanetim aşk ilinde..
Her saat damıtıyor zamanı,
Bir an bir muamma kader takviminde.
Her şey ahengini kaybediyor firakın kanlı toprağında,
Bir tek sen, sen yerinde kalıyorsun Bahtiyar...
Çıplak insanlar yürüyor sokaklarda,
Sonu olmalı
belki de kırgınlıkların
ve korkulu yaşanmışlıkların.
Sen olmalısın
hep başucumda;
İnceden bir ses duyulur kalbimin tam ortasında
Damıtılmış renklere küser ruhum
Sarp dağları aşan adımlarım bir bilinmeze doğru yol alır.
Sebila
Gün şakırır sesiyle,
Bir ağaçkakan vurur tamgasını dalına...
Düşer bir cemre toprağa,
Ilık mevsimler rahmetiyle gelir.
Ben öyle hesaplı aşklar bilmem !
Yılkı atların koştuğu , haykıkrışların ayyuka çıktığı , gönülden can verenlerin sevdasını bilirim.
Göğsüme vuran hançer yarasının yaktığı sızıyı bilirim. Kuşanınca,
Bu dağ deviren , rüzgarlar esip geçti bahcelerimden , talan vurdu dört bir yanıma koparıldı birer birer çiçeklerim.
Oysa ben yağmurları beklemiştim.Ab-ıhayat saymıştım kendi kendime.Bilemezdim Ağustos böceğinin matemini , gözlerim dağ sumbulleri gibi inkisardaydı.
Kalbim ışıklı bir kandil gibi yanarken , avuclarımda kınalı kokular vardı.O dilsiz , o kırgın yüreğim, mehtabın ışıklarına haykırırdı.
Varılmaz bir vuslattır , gecemin sabahı , ellerimde reyhanlar kokar , yüreğimde heyelanlar.
Dağılmış kül tanesiyim esrarında hanuman , o yanardağ geçmişimden hatıra.
Minberler üzerinde kirli bir hatip dilinde ne söylerse yüreğinden onu sakınır.
Sen kül bulutu ve gökyüzüne renk veren lahza..
Ben inkisarını çığlık seslerine karıştırmış firak...
Sen fecri apansız şakaklarından sökmüş afitap.
Ben nefha nefha içinde doğmuş mehtap....
“Saraylar kurdum gönül bahtına bir tek Seni tanıdım o esrarengiz tufanlarda
Kabirden topladım sana dargın çiçekleri, kokunu verdim şeyda bülbüllerin feryadına
Sarp dağlarımın eteğinde kızıl goncalar sağır kaldı, seni anlatamadan aldılar ellerimden.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!