LXXV
ah!
bu bozulmuş tövbeler
şu kuru/sıkı yalan mermilerine çekirdek olan
o günah/sız sözcükler
ve
LXXII
avuntulu düşlerin ortasından çık
yürüme sakın kır çiçeğim
darası alınmış iskelet
ve içleri et dolu
deri çuvallarına sürtünerek geç ömrün
IX
bir şarkı doldurur havayı
terde çalkalanarak
seni aşırı sevmelerin buselerinden doğan
çiçekli bayırlardan yuvarlanarak
II
havanın buz kestiği bir anda çıkıverdin karçiçeğim
ağdalı bir uzun havanın tınılarındaki sızı gibi
bu ağır türküleri tek başıma kaldıramam şimdi
hep bir ağızdan
LXXIII
gönül bulutları içinde silinip giden dişi kuşların
aç bir şahinin dişleriyle çakılmış şiirler dirilecek
ve
biz bu yuvalardan firar etmiş dizelerle akacağız
yere/göğe
LXXI
adressiz yolcular(ı) taşır sessizliğin
rüzgâra karışmış ter kokularıyla
günahlar çoğalır
çoğalır ıslıklar
uğultu uğultu geceye akarak
VII
geceler çok daha uzundu
ve
güzel işler yapardık
gece yarısı uykularında harcamasaydık yaşamı
XV
sahipsiz kalmış göğün bütün renkleri
kur(u) tularak göğe saçılmış kuşkanatlarından her biri
gergin kanatların renginde gözlerin
gök su toplar martı deseninde bent/beniz
VI
çoğaldı insanlık
günbegün
gaz bulutlarına gözlük takan
sahte mermilerin çaktığı
şu!
XII
dağ yamaçlarından akıyor
babamın abdest suyu
kar suyundan yükselen dolunay ışıklarıyla çalkalanmış
bulutların parıltılarını emiyorsun işte tan vakti
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!