Sonbaharda bir akşam,
Güneş; yorgun dağların arkasında.
Bir kaç yelkenli var,
Bulutlardaki renk cümbüşünün
Denizi okşadığı sularda...
Akşamın bu saatleri,
Bir hasret türküsüdür,
Yabancı ellerde, batan güneşlerde.
İçiniz burkulur, sılayı özlersiniz.
Hafiften bir çıngırak sesi gelir kulağınıza,
Sılada, çobanlar inmiştir köye.
Ana telaşta, koyunları sağma zamanı...
Sofra, ocak başındadır,
Çoluk, çocuk tarhananın sıcak buğusunda.
Odanın o hoş kokusunu duyarsınız.
Küçük kız, lambanın titrek ışığında derstedir.
Dedesi, köy kahvesinden erken dönmüş,
Belli ki, pazar hazırlığında...
Büyük oğlan tezkere almış,
Anası yavrusuna kavuşmanın sevincinde;
Evde şenlik var.
Fadime üç yıldır beklemede.
Düğün, dernek kurmalı.
Torunları öpüp, okşama zamanı.
Yıllar, almış başını gidiyor.
Çok yıl oldu gurbete çıkalı.
Akşam, sular kararırken
Sılada olmayı istersiniz,
Sarılmak doya, doya özlemlerinize.
Bir bekar odasında;
Aşina bir yüz takılır hayallerinize,
Bir harman yeri gelir gözlerinizin önüne.
Diller dökmüşsünüzdür yana, yakıla,
Alıp gidivermişsinizdir, telli duvaklı.
Üç evlat almışsınızdır sevgi bağından...
Ansızın uyku çöker yorgun bedeninize;
Gözleriniz kapanır istemesenizde.
Zor dostum, zor dersiniz,
Düşlerde kavuşmalar olmasa.
Kayıt Tarihi : 8.9.2009 18:31:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)