Hüzünlü akşamların ıssız ve sessiz gecelerinde bekleyen,
Umut dolu yarınlarla sabahlarına başlarken…
Yüreğinin taa derinlerinden gelen gurbetin gözyaşları.
İbrahim’in İsmail’i kurban edişiydi belki bu,
Yakup’un gözyaşı idi, sel olup Yusuf’una giden,
Bekle Yusuf’um deyişiydi gurbet.
Sanki bütün hüzünlerin gözlerine bakarken,
‘Ah!’ edişindi kim bilir,
Gurbet karanlıklarında sana kalan..!
Ne deseydin içinden, düşünüp de çok şeyler diyemediğin,
Düğümlenince boğazına yanık buğday misali…
Hele dur söyletme söyleyesim yok,
Gurbet anlatır her şeyi deyişin.
En zor şey değil miydi bize sunulan dünyada,
Bir ayrılık bir ölümdü bize peygamberden kalan.
Farkında değiliz ama her şey boş ve yalan
Yetim büyüyen yetimler yetimi, garipler garibi…
Asıl özlem bu değil miydi biz ümmetine gurbet elde?
O’nsuz geçen bindörtyüz senenin acısı var yüreklerimizde..!
Kayıt Tarihi : 18.1.2025 10:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!