Bağrıma eser de gurbet yelleri,
Ağlama sevdiğim, dönemem geri.
Kavuşsa Nil'in suyu ummana,
Varamam sevdiğim, gelemem sana.
Beni alıp götürürler zindana,
Kör kuyularda Yusuf misali.
Geçer yıllarım da hicran içinde,
Bekleme sevdiğim, varamam sana.
Acı ile yoğrulur ruhum, sızılar,
Sevdiğin gitti de gelmez sanırlar.
Yavrularım baba diye ağlar,
Kapılar sürgülü, dönemem sana.
Bir kere göreydim ela gözünü,
Saraydım sıkıca ince belini.
Vuraydım duvara da dertli başımı,
Yollarım kapalı, dönemem geri.
Kemter Abdal yana yana ağlaya,
Feryadı yükselir arş-ı alaya.
Gündüzüm kayboldu, döndü geceye,
Yollarım karanlık, varamam sana.
Kayıt Tarihi : 22.4.2025 12:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu yürek burkan dizeler, gurbetin acısını, ayrılığın derin kederini ve çaresizliği ne dokunaklı anlatıyor. Şairin bağrında esen gurbet yelleri, sevdiğinden uzak kalmanın verdiği ıstırabı derinden hissettiriyor. "Ağlama sevdiğim, dönemem geri" sözleri, hem bir veda hem de yaşanan zorunlu ayrılığın acı gerçeğini ifade ediyor. Nil'in suyunun ummana kavuşmasının imkansızlığı gibi, şairin de sevdiğine kavuşamayacağı, ona varamayacağı çaresiz bir dille dile getiriliyor. Zindana götürülmek, Yusuf Peygamber'in kör kuyulardaki yalnızlığına benzetilerek, içinde bulunulan umutsuz ve karanlık durumun derinliği vurgulanıyor. Yılların hicran içinde geçeceği ve sevdiğin artık beklenmemesi gerektiği gerçeği, ayrılığın ne kadar uzun ve acı dolu olacağını gösteriyor. Ruhun acıyla yoğrulması, sevdiğin geri dönmeyeceğine dair oluşan inanç ve yavruların babasız kalışının hüznü, şiirin duygusal yükünü artırıyor. Kapıların sürgülü olması, geri dönüşün imkansızlığını somut bir şekilde ifade ediyor. Ela gözü bir kere daha görme, ince beli sıkıca sarma arzusu, duyulan derin özlemi ve hasreti gözler önüne seriyor. Çaresizlik içinde dertli başını duvara vurma isteği, yaşanan acının ve umutsuzluğun en yoğun ifadesi. Yolların kapalı olması, geri dönme ihtimalinin tamamen ortadan kalktığını gösteriyor. Kemter Abdal'ın yana yana ağlaması ve feryadının arş-ı alaya yükselmesi, bu derin acının evrensel bir yankısı gibi. Gündüzün kaybolup geceye dönmesi, umudun ve aydınlığın yerini karanlığın ve çaresizliğin aldığını simgeliyor. Yolların karanlık olması, sevdiğine ulaşma ümidinin kalmadığını, geleceğin belirsizliğini ve ızdırabın süreceğini anlatıyor. Bu şiir, ayrılığın, gurbetin ve çaresizliğin kalpte açtığı derin yaraları etkileyici bir dille yansıtıyor.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!