Sizce şiirin uzunluğu kaliteyi düşürür mü?
_________________________
_________________________
Hülya DAL
bence şiirde uzunluk önemli değildir. Önemli olan şiirin bittiği yerde şiirin sonu gelmelidir. Güzel bir şiir ortaya koymakta ilişiklendirme imgelerin yarı açık olması kolay anlaşılır olması daha önemlidir. Önemli olan gereksiz satırlarla şiiri uzatmak değil az satırlarla çok şey anlatmaktır. Gereksiz cümlelerle uzatılan şiirde anlam kargaşası olur. Ama bu kısa şiir yazın uzun yazmayın demekte değildir. Çok uzun ama çok şey anlatılan şiirlerde vardır. Önemli olan okuyucunun ruhunu okşayabilmektir. bir dörtlükanlatılan çok güzel şiirler vardır. ilk bakınca bir dört deriz ama okuyunca çok şey anlattığına tanık oluruz. Gereksiz sözcüklerle kalabalık yazılan bir şiirden gerekli sözcükleri kullanıp yazılan şiir herzaman daha iyidir. saygılarımla
_________________________
Ziya DOĞAN
Şiirin uzunluğunun kaliteyi düşüreceğine inanmıyorum, güzel şiir destan gibi bir kitap doldursa insanın içinde günlerce kaybolsa bile büyük zevk alacağına eminim, ama şiirin içinde fazla kelimelerin kaliteyi düşüreceği konusunda hemfikirim,
Tüm grup arkadaşlarıma
sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
_________________________
Burhanettin AKDAĞ
Şiirin uzunluğu veya kısalığının kaliteyle ilk bakışta ilgisi olmamalıdır. Yani eğer şiirin teması güzel, dizelerde kullanılan imge ve kelimeler sıkıcı ve tekrar olmuyorsa akıcılık sağlanmış olur ki bir solukta şiirin sonuna geliniverir.
Ama ister hece olsun, ister serbest olsun dizeler ve kelimeler tekrardan ibaret oluyorsa elbette hem kalitesi düşer hem de sıkıcı olur. Şiirin kendini okutturmasınınuzunluk veya kısalıkla ilgisi olmaması gerekir.
_________________________
Suna DOĞANAY
Hülya Hanım'a tamamen katılıyorum. Birkaç dizeyle derin düşündürmektir önemli olan. Sayfalar dolusu aynı çemberin çevresinde dolaşmak değildir. Saygılarımla.
_________________________
Rabia BARIŞ
Şiirde üslup önemlidir. Yazılan şiirin teması güzelse, dizeler akıcıysa, okuyanı veya dinleyeni çekiyorsa. Uzun şiir güzeldir. Aksi halde uzun şiir dimağı yorar. Aynı zamanda, dinleyiciyi de, okuyucuyu da usandırır. Asıl olan az ve öz olanıdır. Şair az sözle çok şey anlatmalıdır. Yoksa herkes aynı dili konuşuyor, şiir yazmaya ne gerek var. Şairi toplumdan farklı kılan bu özelliktir. Herkes gönlünden döküleni yazabilir fakat her yazılan şiir olamaz. Günümüzde şair ve şiir hatır gönül işi oldu. Şiire değil de şaire not veriliyor. Böyle olunca, ister istemez şiirde kalite düşüyor. Şiir toplumun vazgeçilmezidir. Dünyanın ortak dilidir.
Ülkeler başta kahramanlık olmak üzere, pek çok şeyi, sevinçlerini, üzüntülerini şiirlerle dile getirirler. Bu nedenle şiirde kalite şarttır. Uzun veya kısa olması önemli değil, önemli olan şiirin güzel olmasıdır…
Rabia BARIŞ
_________________________
Akın AKÇA
düşürmez bence arttırır ama kendini anlatması gerek. dış dunyadaki kendini ve ya da içindeki kendini.
böyle böyle özenebilir o zaman insan. uzun yazsa da kalite düşmez o zaman bence
bazı kısa şiirler var ki, çok dolu oluyor destan gibi. bazı uzun şiirler var ki boş olabilir katılırım, ama sanırım genelde dolu oluyor cunku ne yöneltmiştir ki uzun yazmaya? ama en dolu da olacak diye bi şart yok tabi. şiiri yazanın yapacağı bir şey bu.
evet tekrarlar ve kelimelerin fazla çevrimlenmesi vs. kaliteyi düşürebilir.
_________________________
Erol ERDOĞAN
Şiirin uzun olması belirli oranda risk unsuru taşır ancak doğrudan etkilemez şiirin kalitesini.Şairin, bütünlüğü ve yapıyı bozup bozmamasıyla alakalıdır diye düşünüyorum, şiirdeki uzunluk- kalite ilişkisi.Saygılarımla...
_________________________
Hidayet ERDEM
Siirin uzunlugu verilecek mesajin anlamina baglidir.Bence siiri uzatmak veya kisa tutmak ikiside ayri beceriler gerektirir.
Cok uzun olan siirler eger her misrada okuyucuyu etkileyecek dizeler carpici vurgu ve ayri bir ozellik tasiyorsa yormaz,tam tersi sozkonusu ise okuyucuyu yorar ve akiciligini yitirir kanaatini tasiyorum..
Saygilarimla
_________________________
Türk ÖĞER KOÇ
Agacin uzunlugu yasini gostermez kuturuna bakarsiniz bir baska deyis ile icerigine, bicimsel ve kalipsalsa bicimine ve kalibina, hangi acidan incelemek istediginiz ve hangi amaca hizmet verdigi onemlidir...
Nazim Hikmetin Kuvayi Milliye Destani, Memleketimden Insan Manzaralari, Mehmet akif in Istiklal Marsi Uzun Ve ayni sairlerin cok kisa siirleride kalite olarak ust duzeyde mevcut...
_________________________
Burcu YALKIN
Şiirin kalitesi bence uzun veya kısa oluşuyla ilgili değildir.Başından sonuna kadar etkilemesi ve merak uyandırması gerekir.Bunun için şiirin kurgusunun iyi olması gerekir.Ne kadar uzun olursa olsun duygudan yoksun bir şiirde amacına ulaşmamış demektir.Sonuçta şiir yüreklere sesleniş demektir.Saygılarımla...
_________________________
Şiir Perisi GrubuKayıt Tarihi : 11.4.2007 00:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Mavi
Dürüst olamadık,
Hiç birimiz.
Nereden geldik,
Nasılda oynadık....
Yalan söyledik kendimize,
İnanmadık birbirimize,
İnandıramadık.....
Evdeki kediyi bile,
Öğrenmediğimiz bir şeyi,
Öğretemedik birine.
Soramadık maviye,
Mavi olduğundanmı mavi,
Yoksa;
Denildiğindenmi mavi diye.
Yaşar Cerit
Adanalı Olmak
Dışarda yağmur,
Bir kış günü,
Gece yarısı,
Yıldızlar çekilmiş;
Şimşekler çakıyor..
Gökkubbe kudurmuş.
Üşümemek,
Titrememek elde mi!
Çok soğuk,
Zehmeri ayındayız.
Yaş oniki onüç,
Yeni yetmeyiz..
Fi tarihinde,
Külhanlar toplanıyor,
Bu evde..
Taksiler geliyor,
Sessiz sessiz,
Göremezsiniz, abilislide!
Dolan ayı,
Dolun ayı.
Yerde,
Gökte,
Bu köyde;
Çıt yok.
Şimşekten başka,
Sesde,
Ses verende.
Gecenin yarasaları,
Alemin efendileri,
Birer ikişer;
Usulca geliyor.
Müfrezenin yanında,
Tam köy meydanında,
Kafayı komutana atmış.
Namıdeğer Ceritlerinoglu,
Halil ağanın dölü;
İsmet Özdemir.
Ağzını burnunu dağıtmış...
Bilinen üçü ölümle,
Görünen onüçü,
Yaralamayla sonuçlanmış.
Dikenli bir yol,
Öyle bir hayat.
Duyanlara göre!
Bu hadise,
Çokta hafif kalmış.....
Paşa paşa yatmış,
Bir kafaya?
İnfazınıda yakmış;
Yedi sene sonraya dönmüş.
Geçmiş olsuna gelir,
Güzel dostları,
Hepsi jilet gibi,
Mongol gömlekli;
Takım elbiseli.
Havlunun önü,
Tonla araba dolu,
Şavrole fındık sekiz;
Altı silindir derseniz!
Bulamazsınız.
Siyah ve beyaz,
Ondan başka,
Renkte göremezsiniz.
Ağır ağabeyler Abilislide,
Koca salonda,
Gürül gürül,yanıyor
Sobada ortada.
Ciğaralar sarılıyor,
Sohbet koyu,
Ciğaralar yakılıyor,
Muhabbet bi milyon.
Bir tur dönülüyor,
Kafalar iki milyon.
Bu alemin raconu,
Ortama uyacaksın!
Yoksa uydururlar?
Uymayacaksan......!
Gelmeyeceksin,katılmayacaksın
Dışardan martavalda,
Okumayacaksın.
Bir etek dibinde,
Sinipte öylece kalacaksın.
Yiğitler aleminde,
Kurtlar sofrasında!
Dansöz gibide;
Kıvırtmayacaksın.
Ağır taş batman dövermiş......
Saygıda kusura afta yok.
Diller dolandı çözüldü!
Sözler geldi düzüldü!
İnce Cumaliye,Süleyman Sırrıya! ?
Ozanlardan sarı Remziye.
Yeni yetmeyiz,
Sessizce dinlemekteyiz,
Kurşunun adres sormadığını;
Ta ezelden öğrenmekteyiz.
Ölümün yosuni kokusuna!
Ölümüne meraklıyız.
Barabellum,ummanla
Oralardan tanışırız.
Namı deger!
Çeto Zekeriya,asfalt Rızalar,
İşte bunlar Adanalılar,
Sapına kadar;
Adanalı külhanlar.
Sonradan olma,
Çakmada değiller koçum?
Mangal gibi yürekli olanlar,
İşte onlar;
Gerçek Adanalılar.
İsmet emmim,
Adanalıyı sevmem demezmi!
Çıt yok.
Sıcak oda da,
Buz gibi esinti.....
Tekrar tekrar,
Tane tane,
Üstüne,basa basa.....
Evet beyler hoşgeldiniz;
Sefalar getirdiniz.
Adanalıyı hiç sevmem,
Ben Adananın çocuğunu,
Öz çocuğunu severim.
Gerektiği yerde de,
Onun yoluna,baş koyarım
Uğruna tarihte yazarım.
Yedi düvele nam salanlar,
Koca vezirde,deveciler
Ceyhanda,Tarzan Mehmetler
Adananın öz çocukları;
Sinan paşa,yavuzlar
Kiremithaneyi hayal ettim.
Of be,of ki of......
Emek mahallesini,
Bir meydanı,
Yiğitler diyarını.....
İçime öyle çektim,
Bir ciğaranın,
Dumanı gibi.
Hürriyeti,gül bahçeyi
İliklerime kadar soludum..
Düş beyazı,
Bir hayal gibi.
Şu sıralar.
Dumlupınarda,
Yiğit kaçağa düşmüş,
Hökümetlerin giremediği,
O mahallede.
Aynasızların,
Yol bel kesemediği,
Yiğitlerin diyarında,
Düş görür gibiyim;
Külhanların kervanında.
Adanalı olmak yetmiyor,
Adanalı doğmak gerekiyor.
Mirza çelebide,
Adam gibi,adam olmak
Harbiden efendilik istiyor.......
Ölüm dediğin neki gülüm?
Ha trafik kazası,
Ha bir deprem,
Yada bir körkurşuna;
Gitmenin sevdası.
Ölüm öte yamaçda değil,
Ölüm beri yakada....
Ölümede çalım atmak,
Yiğitlerin diyarı,
Adanada.....
Bunları duyuşum,
Bunları görüşüm,
35 yıl öncesiydi.
Şimdilerde serçe misali,
Düşlerin otobüsü gibi!
Uğrayıpda,uçtular.
Geçmiş tarihin,
Tozlu sayfalarına gizlendiler.
Kâh Ceyhanda,
İsmail Topçular,
Orhan Yorgancılar.
Kâh Adanada,
Bir mahallede,
Bir kahvede,
Ara sıra açıldılar.
Okundular anıldılar,
Geriye tozlu raflara,
Kaldırıldılar.
Testinin birgün kırılacağını,
Hiçte unutmadılar,
Hep tetikte yaşadılar.
Su testisiydi,gün oldu
Su yolunda da kırıldılar.......
İsmet Özdemir gibi! ?
İskenderunda;
Bir deniz kenarında
Balıkçı lokantasında.
Cabbar Ağzıdeli gibi! ?
Yalakda;
Köy meydanında.
Asfalt Rıza gibi!
Taş köprüde,Adanada
Vuruldular koçum,
Vuruldular,ama kaçmadılar.
Kitapta yeride yoktu,
Kaçacak delikte aramadılar.
Yürüdüler sıkılan kurşunlara
Yıkılana dek yürüdüler....
Ölüme dahi güldüler,
Garipti bu dünya! ?
Vuranlar hep kaçtı,
Vuranlar hep korktu,
Vurulanlar!
Meydanlarda kaldı..
Sokak ortasında,
Boylu boyunca,
Ölülerinden bile korktular,
Onlar ölürken bile;
Yedi düvele nam saldılar.
İşte onlar koçum...!
Doguştan Adanalıydılar,
Sonradan olmadılar,
Harbi külhan;
Harbiden kabadayıydılar.
Yaşar Cerit
TÜM YORUMLAR (2)