Senin aşkından cenneti, terk eyledi Âdem(a.s.) nebi
Levlake levlak sırrının, tecelli gâh-ı Mustafa(s.a.v.)
Kutlu yoluna fedadır, sevgilimiz, ümmi-ebî
Cümle Resul ve Nebinin, merhamet Şah’ı Mustafa.(s.a.v.)
Bir ateş yaktın Mekke’den, duydu kölede sultanda
Kir pas zail oldu gitti, kırık dökük yaşlı handa
Tarih olan nur ve feyiz, tekrar makes buldu canda
Gündüzün nazlı güneşi, gecenin mah-ı Mustafa.(s.a.v.)
Öyle tasarrufun var ki; hayran kaldı mükevvenat
Şefaati uzmâ sende, sende ilim sende sanat
Günahlarımıza bakma, üstümüze ger kol kanat
Dermansız derdin tabibi, garibin ah-ı Mustafa.(s.a.v.)
Nuh’un(a.s.) Kenan’ını bile tutup da küfre savuran
Nice güçlü pehlivanı atıp yerden yere vuran
Kesif zulümâtı ile dünyayı kasıp kavuran
Cehli azametten sonra, günün sabahı Mustafa.(s.a.v.)
Firavun ve Nemrutların, geldin! sarsıldı davası
Süfli âlemlerde nefsin! Söndü şeytanın havası
Gafillerin ancak sende, gönül derdinin devası
Kasvetle bunalan kalbin nurlu cerrahı Mustafa.(s.a.v.)
Kendi içimizden bize, gayet haris, Rauf Rahim
Güzel ismini bir duysa, edebinden söner cahim
Anlatmaktan aciz kelam ve perişan idrak fehim
Ledünni ilmi irfanın, feyzi ferahı Mustafa…(s.a.v.)
Kayıt Tarihi : 2.9.2009 12:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!