Günümüz Şiiri Üzerine Notlar-3

Adnan Durmaz
490

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Günümüz Şiiri Üzerine Notlar-3

Son zamanlarda her türlü –izm e karşı olan şuara ortalıkta dolaşıyor..Komünizm sosyalizm faşizm..sanatta siyaset olmaz cahilliğini yaşıyoruz..Sanırım yüzyıllar öncesi yaşayan hallac-ı mansur,onlardan daha ilerideydi..Dergiler çıkartıyorlar..Dergiler çevresinde öbekleşip sözüm ona şiir sohbetleri yapıyorlar..Şiir atölyelerine doluşup şiir kıraat ediyorlar..Bunlar geçmişten gelen her şaire saygı duyan bir takım gruplar..Nazım da onlar için aynı,Necip Fazıl da..
Kuşkusuz,olaya şiir san’ati açısından yaklaşıyor olmalılar..Öyle ya,siyasalar üstü olan bu zevat,yukardan bakarak seviyor güzel olanı..Yiğidi öldürüp hakkını yememek ayrı bir olgudur..Adam hangi inanç ve düşünceden olursa olsun şiir yazıyorsa ve sizi sarsıyorsa dizeleri,şapkanızı saygıyla çıkartacaksınız..Fakat bu dediğimiz muhterem cemmat-i kiram siyaset ve şiiri birbirinden ayırdıkları için,sağcı solcu şair ayırımı yapmıyor..Elmayı da seviyorlar,armudu da..Şiir üzerine ahkam keserken de kafalarına göre bir yol tutturuyorlar..
Estetik biliminden haberin var mı..? Estetik bilimini sanırım yüz gerdirme,burun düzeltme ameliyatlarıyla karıştırıyorlar..
Bir de yukarıda tartışan arkadaşlar var..Eş dost sen ben bizim oğlan,bulundukları dergide anlamadığımız laflar ve alıntılarla birbirini öven,ya da anlamadığımız terimler ve alıntılarla birbirine söven bir takım zevat..Entelektüel olmaklarıyla övünen dağ gibi adamlar..Şiir üzerine o kadar çok cilalı laf üretiyorlar ki..o laflara bakan bir hevesli,gerçekten de onların birer dağ olduklarına yemin edebilir..Ancak ürettikleri şiirlere bakınca,dağların gece gündüz fare doğurduğunu görüyorsunuz..Bütün bunlar,bu ülkede halk denilen insanlardan,okur denilen kesimlerden uzak bir yerlerde yapılıyor..
Acaba bunların halkla bir alıp veremediği var mı..İnsan unutamıyor..Nazım, kaç defa halk sözünü kullandı..Ne kadar çok
“23 Sentlik Asker
Mister Dallas,
sizden saklamak olmaz,
hayat pahali biraz bizim memlekette.
Mesela iki yüz gram et alabilirsiniz,
koyun eti,
Ankara’da 23 sente,
yahut bir kilodan biraz fazla mercimek,
elli santim kefen bezi yahut,
yahut da bir ayligina
yirmi yaslarinda bir tane insan
erkek,
agzi burnu, eli ayagi yerinde,
üniformasi, otomatigi üzerinde,
yani öldürmeye, öldürülmeye hazir;
belki tavsan gibi korkak,
belki toprak gibi akilli,
belki gençlik gibi cesur,
belki su gibi kurnaz,
(her kaba uymak meselesi)
belki ömründe ilk defa denizi görecek,
belki ava merakli, belki sevdalidir.
Yahut da ayni hesapla Mister Dallas,
(tanesi 23 sentten yani)
satarlar size bu askerlerin otuzbesini birden
Istanbul’da bir tek odanin aylik kirasina,
seksen bes onda altisini yahut,
bir çift iskarpin parasina.
Yalniz bir mesele var Mister dallas,
herhalde bunu sizden gizlediler.
Size yirmi üç sente sattiklari asker,
mevcuttu üniformanizi giymeden önce de,
mevcuttu otomatiksiz filan,
mevcuttu sadece insan olarak,
mevcuttu,
tuhafiniza gidicik,
mevcuttu
hem de çoktan mi çoktan
daha sizin devletin adi bile konmadan.
Mevcuttu, isiyle gücüyle ugrasiyordu,
mesela Mister Dallas,
yeller eserken yerinde sizin New York’un,
kursun kubbeler kurdu o,
gökkubbe gibi yüksek,
hasmetli, derin.
Elinde Bursa bahçeleri gibi nakislandi ipek.
Hali dokur gibi yonttu mermeri
ve nehirlerin bir kiyisindan öbür kiyisina
ebem kusagi gibi atti kirk gözlü köprüleri.
Dahasi var Dallas,
sizin dilde anlami pek de belli degilken henüz
zulüm gibi,
hürriyet gibi,
kardeslik gibi sözlerin,
dövüstü zulme karsi o,
ve istiklal ve hürriyet ugruna
ve milletleri kardes sofrasina davet ederek
ve yarin yanagindan gayri her yerde,
her seyde,
hep beraber
diyebilmek için,
yürüdü pesince Bedrettin’in;
O, tornaci Hasan, köylü Memet, ögretmen Ali’dir,
Kaya gibi yumrugunun son ustaligi,
922 yili 9 Eylül’üdür.
Dedim ya, Mister Dallas,
Herhalde bütün bunlari sizden gizlediler.
Ucuzdur vardir illeti.
Hani sasmayin,
yarin çok pahaliya mal olursa size
bu 23 sentlik asker,
yani benim fakir, cesur, çaliskan milletim,
her millet gibi büyük Türk milleti.
16.07.1953”
diyen şairle yukarılarda bir yerde,barda,tarda, ışıltılı salonlarda,şiir üzerine ahkam edenleri karşılaştırmak mümkün mü..
” yani benim fakir, cesur, çaliskan milletim,
her millet gibi büyük Türk milleti.”
Diyor nazım..
“korkak
cesur
hakim
ve çocuktular” diyor
“türkülerimizde yalnız onların maceraları vardır”
diyor
“Sonra, şu on yıldan bu yana
benim, fakir milletime ikrâm edebildiğim
bir tek elmam var elimde, doktor,
bir kırmızı elma:
kalbim...”diyor

E ce Ayhan ,Asım Bezirci’nin “okuyucu sizi anlamıyor,ne dersiniz? ”demesi üzerine:”okuyucu dediğin leş kargası,orospu çocuğu “diyebiliyor..Bu okuyucu deyip de sövdükleri,bu ülkede yaşayan insandır..
Pablo Neruda ise:” 'Burjuvazi, gerçeklere gittikçe yabancılaşan bir şiir istiyor. can çekişen kapitalizm, şairin ekmeğe ekmek, şaraba şarap demesini tehlikeli buluyor. Şairin kendisini 'küçük bir tanrı' saymasını kapitalizm daha uygun görüyor. Bu konu ya da davranış, egemen sınıfları hiç mi hiç tedirgin etmiyor. Şair heyecanlanıp tanrılara özgü yapayalnızlığı seçince şairin satın alınması ya da ezilmesi zorunluluğu da kalmıyor. “ diyor..Alın,siz düşünün gerisini.Bu ülkede çok satan dergilerde yayınlanan şiir adındaki saçmalıklar,birer rastlantı değildir.Bu ülkede,şair diye medyanın sunduğu tiplemeler de rastlantı değildir.Ne Hilmi Yavuz,ne Murathan Mungan,ne İsmet Özel rastlantıdır..Ne de Varlık vb dergilerde gördüğümüz yazarlar çizerler..Ne Orhan Pamuk,Ne Ahmet Altan,ne de diğer benzerleri rastlantı olamaz..Bu kadar saçmalığın sanat diye insanlara sunumundaki insanlar nasıl rastlantı olabilir..
Ortalıkta şiir diye şiir cinayetleri işleniyorken..Birileri şiiri aheste sosyete gecelerinde ambians olarak görürken “şiirde siyaset olmaz..sanatta siyaset olmaz “diyen güruh da bir rastlantı olamaz
Şair,şiirini yazar..bunu yaparken de,son derece kendisiyle baş başadır..Ben toplumcu şiir yazayım ya da bireyci şiir yazayım diye kalemi eline almaz..Öncelikle yazdığının şiir olabilmesidir önemli olan..Ama o bir yerdedir,insan olarak ister istemez bakış açısı şiirine nüfuz edecektir..İnançları,dünya görüşü,var olduğu sosyal ekonomik kültürel koşullar elbette şiirini oluşturan anlayışı belirleyecektir..Değilse ne NAZIM hapse düşerdi,ne Ritsos esir kamplarında yaşardı yunanistanda askeri cuntanın..Ne Lorca’yı kurşuna dizerlerdi,ne de derisi yüzülürdü Nesimi’nin..

Adnan Durmaz

Adnan Durmaz
Kayıt Tarihi : 15.4.2006 00:34:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Adnan Durmaz