senin yüzün putsa elbet daha doğru tapmak puta
sarhoş olmak daha hoş kadehinle sunulmuşsa
bedeldir bu yok oluş binlerce kez var olmaya
öylesine yok oldum ki aşkında
tut elimi
senin yüzünden perişanım
senin delinim ben
tut ne olur
dönüyor başım
şaşkının- hayranınım
ey yar
varım yoğum tükendi
her elsiz ayaksızın elinden bir tutan var
dün gece benimleydi
canlara can katan yar
o tepeden tırnağa nazdan
ben tepeden tırnağa feryat
tepeden tırnağa figan
gece nasıl da tükendi
gelmedi muhabbetin sonu
bunda gecenin ne kusuru var
ki bizim sözümüz uzundu
ne akarsu bıkar balıklardan
ne balık akarsudan
ne aşık cihanın canına doyar
ne de cihanın canı sıkılır aşıklardan
şunu iyi bilesin ki müslüman değildir aşık
aşk mezhebinde ne küfür -ne iman
ne ten var-ne akıl var
ne gönül- ne de can
aşıktan sayılamaz böyle olmayan..
bu ıssızlık bin candan daha değerli
bu özgürlük cihana sultan olmadan yüce
yeryüzünün canından da makbul-şundan bundan da..
bir an kendinle buluşmak yalnızlık aleminde
o gülü o laleyi gören göz
doldurur gök kubbeyi ağlayıp inlemeyle
bir yıllık bir aşkın deliliğini
veremez bin yıllık şaraplar bile
aşıklar ki oynarlar da iki cihanı
bir anda kaybederler hepsini
bir tek an için yüz yıllık ömürden vazgeçerler
bir tek anı bulmak için
bin konaklık yol koşarlar-aşarlar
bin can feda ederler bir gönül almak için
kapımdan girdi ansızın o esrik sevgili
oturdu-la’l renkli şarabı başına dikti
güzelim saçlarını görüp okşamadan
yüzüm tümüyle göz oldu-gözlerim el kesildi
vurulmuş dudaklarının denizine bütün sedefler
bütün inciler saçılmış dudaklarının ayaklarına
canım dil yolundan dudağıma geldi dayandı
eğer ki yol verirsen-vay bana-vay dudaklarına
dilsiz dudaksız sözler söyleyeceğim sana
bir şeyler anlatacağım-bütün kulaklardan gizli
herkesin orta yerinde konuşacağım ama
senden başka duyan olmayacak söylediklerimi
nerede
şarap
kebap
ve rebap
orada işi yok
ne derdin-ne kederin
için sonsuz yaşam şarabını ey dostlar
siz de yeşillikler ve güller gibi
suyun dudaklarına dudağınızı verin
ben zerreyim varlığımı aydınlatan güneş sen
ben keder hastasıyım sense ilacım
kolsuz kanatsız saman çöpü savrulur ya rüzgarda
savrulur sürüklenir giderim peşinden
sen ki beni çeken kehribarım...
gecemiz kavuşma şarabıyla aydınlık
aşkla sürdük atımızı yokluk yurdundan
yokluk şafağı sökene kadar
dudağımız kurumayacak
mezhebimizin haram kılmadığı şaraptan
hep uzaktan bakacaksın bize
ne zamana dek yabancı gibi
oysa her derdin dermanı bizde
aşk bile biçaremizdir
toprak bir aciz çocuktur beşiğimizde
şu gönül dedikleri
bir garip avaremizdir
sen ey
her ağacın
her bahçenin
her bitkinin yeşilliği
ey devletim
bahtımın aydınlığı-geleceğim
ey yüceliğim
ey yapayalnızlığa çekilişim
semaım
ihlasım
riyam...
ki sensiz bütün bunlar boş birer kuru sevda
gel..
ne ben benim
ne sen sensin
ne sen bensin
hem ben benim
hem sen sensin
hem sen bensin
öyle bir haldeyim ki ey güzeller güzeli
şaşırdım seninleyken
sen mi bensin
ben mi sen
sevgilinin izi var her yerimde
sevgilinin dilidir her parçam
çalgı gibi yaslanmışım kucağına
her çığlığım onun parmaklarından
Günümüz dilinde şiirleştiren: Adnan Durmaz
Adnan DurmazKayıt Tarihi : 6.7.2011 00:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!