Kırmış kapıyı depmiş kapsalığı..
Ayaklarının altında ipliği sökülmüş ve canı çıktı çıkacak ah-vahlarla
Dünyasının heder garibi keder dalı düşkün viraneliğini
Kırk yapı
Kırk kilit
Kırk ikindi, kırk dümen harut marut sihirkoz zehirbaz
Kırrrrrk ham hum haramdan özel mi özel
Devleti milleti özelleştirici
Her hayatı dönderen pervaneyi mızraklaya kazıklaya
Ubbusunu okuyup sabahın kubbusunu okutarak gecenin
Okkalayan
Okkalayan
Elemterre şişşşşşşşştttt!
Daha ki, buslu bulanıklı tütsüler çekerekten
..Hop hoppacık sekerekten
Hoptiri tiri hoppp
Altın gümüş sandıkladıkları dünyayı toptan
Top-yekuuuun
Kabala sıfır masrafa ellerinde oğuşturup, hesap cüzdanlarında ufalayıp
Depikleye topuklaya ayaklarında çarşı bazarı
Sahil kıyısı kumdan karma beton kalecikler yapıp
Hayat bitiren topraklardan sitil saçak söküp ekmeğe ihtaca giden hınzır yollardan..
Dağ sırtlarına yıkılmaz surlu, yüksek kuleli villa
Ve suyun gamlı sırtına ahali malından çalıntı gemicik
Ve de bu acaip vurgun bilimum 'İşi ' leri
Kanun maddesinde kitabına dengince oturtup
Üfüttürürken..
Bütün bir hayatı eğrileyen doğruların nezdine kulak tıkalı,
Göz delik
Gönül akçeli işler peşinde direk ve doludizgin
Karşılıklı küfürleşerek arka komisyoncuların tek sesli
Tezgah ve talimlerin birlik beraberlikle kotardıkları teranesi
'Lan...luuuun, otur diziyin dibine..! Sen git evde karına oğluna bağır..
Burda bana değil...! ' Lügatından mikrofon müdürü başta olmak üzere
Ha Ali
..Ha veli..Ha ali veli tek adam, çok isim
Dev-asa ejder mejder masalından incik boncuk aşırmakta
Açıl susam..Sol susam..
Alıp kaçan kuşlar gibi ismi hacı leylek harici kuzgun ya da şahin
Ya da Puhu
O ve ya bu..
Tüyü teleği yolunmadık yerini bırakmamak için öksüzüne kalmış
Garipliğe ıssızlaşmış memleketi
Gündüz stadyumlu ışık
Gece aldatıcı haydut fenerlere karanlıkmış...
Farketmiyor ki...
Seyfi Karaca.........Mayıs / 10
...................
Necip nazımın, şiiri dibi görünmedik çift dikişlerle yamayıp sırıdıkları düş kuruntularında, çok kendileri olmadıkları fakat; saplı kaldıkları neresi ne getiriri kendilerinin bile zırnık emin olmadıkları kapılmışlıkların sürüklemecinde; aslında onlara birilerince maledilmiş hüsnü kuruntularca hiçine; yol; iz, menzil sürüp ve kendinden sonraki bugünleri bile binlerce sefil soyutluğa kopyalayanlarına ara nağmeler koşuşladığı..
Oralardan atılmış mızrakların..Bugünü ters yerinden vurarak ve çıldırmış atların kan ter içinde süre süre dünyayı çöllük çöplük sürgününe götürdükleri..Deee oralardan bugünü..
'Oraya varmazsan çatla öl..! Buyruklarıyla, çok şükür gördük ve mutlu olduk. Ve sen bunu fırçalayamazsın Aaaa Abidin...! ' durumlarının ortaklaşa üleştiği sözümona bugün..Ve bugünden böyle bellisi yarının..Hiç de öyle olmadığına dair..kendimce tanıklığımdır bu şiir...Eğer sizce haliniz güzelceyse..Ne diyim..Şerriniz hayrınız, size cümleten uğurlu olsun..!
Kayıt Tarihi : 7.5.2010 16:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Seyfi Karaca
Bu uye su anda Online!
08.05.2010 15:42
Hayatı algılama gücü kendinden menkul üç...dört yahut dörtle beş arasında sızıntı yapan her kimse kim..Tüm herşeyi numaralalık askıntı plakalardan ya da dereceli gözlüklere ihtiyaç duymadan ne duyar ne de görebilir. Yüreğini kapıp dünya sokağına nasıl dillenirse öyle çıkan benim gibilerinse, kim beni nasıl tartar, biçer, kılık kıyafetler ? Yahut ölçer, ölçümler gibi ıvır zıvırlarla bir derdi yok be dost.!.(Hoş buradaki takdiri şayanlığın pekde içinde iyiniyet taşıyan dost filana benzemiyor ya ..çok da umursanacak değildir ahvalin...) Ki bu algılama üçle dördü bir türlü aşamayanın kendini aşamayan çöküntüsünün bizzat kendini durumsuzlaştıran şaşakaldığıdır(.Benim çok merak konum değil.)
'Şiir kozasında İpekliler Ören Yüreklilikle ' başlıklı 'FORUM' yazımdan arzedersen ötesini okursun.
TÜM YORUMLAR (2)