o veda saatinde, günlüğümün son satırına yazdıklarımı okuyorum
“şimdi güle-güle git canım güle-güle,
ama bir gün mutlaka, yeniden görüşmek üzere”
...
ve sonra biriktirdiğim çok şeyi, beynimin senden emanet hücresinde
unutursam eğer söyleyebilmek için, yeniden görüştüğümüzde.
yahu filanca vardı hani, ölüvermiş aniden, hiç ölecek adam mıydı diye
ya da falancayı gördüm geçen gün, oturup iki kadeh içtik bir yerlerde
hatırladın mı perdesi hiç açılmaz o pencerenin, her zaman taze çiçeğini
düşüp bin parça olmuş yere, bir fırtına kopunca geçen günlerin birinde
işte hepsi böyle şeyler canımın içi, işte böyle...
bir de, ne kadar sevişmediklerimiz varsa, hepsini topladığımı yataktan
ve yolladığımı günaydınsız tüm sabahlarımıza, bir gün bile aksatmadan
sahi, ateşte hiç bırakmadım biliyor musun, suyu azalan çaydanlığımızı
bunu da saklamışım hücrenin dem köşesine, söylemek için unutmadan
ve buna benzer daha bir sürü şey, havadan-sudan...
memleket hallerini de yığmışım bir köşeye, baktım da neler yazılı neler
ama hepsi aynı hamam içinde aynı tas, o bildik yürek sıkan cendereler
ki bunlar her sabahımızın, en erken ve acılı karanlıkları olmadı mı bizim
yaşarken alışmış görünsek bile, bu hallerden az bıçak yemedi yürekler
gene aynı teselli olsun, geçer canımın içi bunlar da geçer...
baharları öldüren zemheri ayazlarının, kuş sesleriyle hiç barışmadığını
kuraklar buharlaştırıp uçurunca yazları, mavinin de anlamı kalmadığını
yapıştırıp asmışım duvarıma, yelkovanı darağacında çakılı bir saat gibi
ve akreple kalarak baş-başa, beklemişim zehir gibi ensemden sokmasını
yani bil diye söylüyorum, bilsem de gözyaşın olacağını...
işte senden sonrasında hepsi bu, nelerden yandım, nerelerde dondum
asla bilmeyeceğin tek şey ise, gidişini izlerken çoktan ölmüş olduğum.
...
ve günün birinde sen;
o veda saatinde, günlüğümün son satırına yazdıklarımı okuyorsun
“şimdi güle-güle git canım, güle-güle,
ama geldiğinde beni bulamazsan sakın üzülme”
Kayıt Tarihi : 22.11.2010 09:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
çay yeşili kelimelerle yazılı günlükte... her bir sayfasında bir su damlası, her bir sayfasında kahır yüklü bulutlarla...
veda kelimesi akrep gibi sokuyor bence yüreği...
nasıl güzel bir sesti gidenin ardından... hüzünlü bir ney sesi gibi insanın içini titreten...
Sonsuz kutlarım usta...
daim sevgi saygıyla...
yüreğiniz elem, keder görmesin efendim..
Dua ile..
sen ya(n)zmasan,
ben ya(n)zmasam,
biz ya(n)zmasak,
nasıl
çıkar
karanlıklar
aydınlığa?
sevda yüklü bir yüregin
gündelik yasamin alisilmis
yürek sikan cendereleri arasinda git-geller arasinda
duygu ve düsüncelerin bütünselliginde yazilmis..
yasamin hüzün yüklü yolculugunun bir öyküsü gibi..
“şimdi güle-güle git canım güle-güle,
ama bir gün mutlaka, yeniden görüşmek üzere”
vedanin girdaplarinda umut sakli olarak baslayan...
“şimdi güle-güle git canım, güle-güle,
ama geldiğinde beni bulamazsan sakın üzülme”
son dizelerinde vedanin girdaplarinda umut kaybolmus..
hüzünlendim, üzüldüm siirin böyle bitmesine..
ama yine Cevat Cestepe`ye özgün gercek yasamla ve düslerle ustaca örülmüs güclü bir siirdi...
Sevgi ve saygilarimla..
TÜM YORUMLAR (86)