Güneşi görmeden ölmeyeceğiz
fosforlu nefret kaynıyor sarnıçlar
bunlar kuş ölüsü değil, insan
siyah dakikalarda oturup ağlayarak
tarihin her harfine dipnot düşüyorum
yaş olup bir babanın gözlerine düşüyorum
zembereğinden tutuluyor hayat
babasının yolunu gözleyen
bir çocuk gibi ağlıyor mescid-i aksa
ben evlatlarımı sadaka veriyorum
adım gazze
dua ve taş biriktirerek büyüyorum
özgürlüğe koşarken ayağı kopan çocuk benim
şeytan taşlar gibi
tanklara yönelerek
alıp ayağımı fırlatıyorum yehuda
kartopu oynayacağımız sokaklarımız
güvercinlerin konacağı çatılarımız kalmadı
çocuklar ölüyor tahterevalliye binmeden
ağızlarında bebek cesedi çiğneyen kan kuşları
ve kravatlı kenelerden kaçıyorum
durulacak zamanım yok
adım gazze
babamla aynı yaştayım
elimde annemin cesedi
ölmekten geliyorum
bizim burada
tanklardan daha hızlı koşuyor çocuklar
adım gazze
en genç yerlerinden kırılır hayatım
bombalarla beşiği parçalanan bebenin meleğe gülümseyişi
çeyizine kanaviçeli kefen işleyen kızın iffeti
yanan sokaklarda evladını arayan annenin eliyim
okula gidip de dönmeyen çocuğum ben
“önlüğümden kan damlıyor”
ben yanık türkü, en soylu nota, ben gazze’yim
kanıyorum derin derin…
ellerinin gücüyle taşlara uzanıyorum mümin çocuk
ebrehe’nin ordusuna karşı
ifsad edilmiş zeytin bahçelerimizde
çiçekler inadına açar
güneşi görmeden ölmeyeceğiz
sabahı görmeden
Kayıt Tarihi : 5.6.2024 01:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!