Seni bana sordu da, hasret yüklü bulutlar
Bir başımı kaldırıp, o gitti diyemedim.
Şu kaldırım taşları, her sabah yine sorar
Direklere, tellere, o gitti diyemedim.
Ihlamur ağaçları, saksılarda duruyor,
Gecenin bir vaktinde, dağların yamacında
Üşür müsün tez söyle beklerim kar tanesi
Uykusuz sabahlarda, gözyaşımın ucunda
Gelecek haberini, saklarım kar tanesi
Üşür müsün hasretten, çiçeklerin yok mudur?
Senden midir yârim, coşmakta gönlüm
Şiirlerim nakış nakış uzuyor
Sabırsız taşıyor, koşmakta gönlüm
Kalemim hep seni, seni yazıyor
Ne güzel ne güzel senli hayâller
Bana gülüm dedin ya, ondan küstüm ben sana
Sen ordasın ben burada, nazar değdi baksana
Gönüller çok kırıldı, nazlar bulutlarca çok
“Sağım solum sobe” ne? Oyun bitti çıksana
Yılların geçtiğini, bir türlü anlamadın,
10 Haziranda dünyaya gelen torunuma
Hoşgeldin dünyama, hoşgeldin bebek
Seninle yarınlar nurlu olacak
Çığlığın titretir, göğü ve yeri
Seninle dünyaya sevgi dolacak
O’nu anlamak için
İyi bilmek gerekir
İyi tanımak,
Örnek almak,
Sevmek gerekir.
Sen geldin,
Ufuklarda martıların siluetleri belirdi
Rıhtıma yaklaşan vapurlardan
Sevgililer indi bekleyenlerin kucaklarına
Bir çiğ tanesi düştü yanaklarımdan
Her taraf yeşerdi...
Bu güzellik nerdeydi, yıllardır ben hasretim
Susadım, gözyaşlarım, hep canıma akıyor
Gittiğin günden beri, sevgiler sensiz yetim
Gittiğin günden beri, yıllar hasret ekiyor.
Bir baktım; karşımdasın, benim gözlerim bitmiş
Uyandım uykudan, sana sarıldım
Sen bu cana ilaç, olsana Leyla
Yılların verdiği, dertle yoruldum
Yorulan gönlüme, dolsana Leyla
Rüya mı gördüğüm, hayâl mi dersin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!